Dört ay sonra...
"Aşkım? Hadi ama uyandığını biliyorum, uyurken sürekli beni izlediğini de biliyorum. Yataktan kıçını kaldırman lazım." Valeria kocaman karnıyla, yatağa oturuyor, Renato'nun uyanması için tatlı tatlı konuşuyordu ancak nişanlısı Renato uyanmamakta ısrar ediyordu. Bugün hiç yataktan kalkası gelmiyordu çünkü Los Angeles'daki devasa evinin içinde bulunan misafirlerinden biri onu deli ediyordu. O adamın yüzünü görmek istemiyordu. Karısı ile birlikte yatakta kalmanın en doğrusu olduğunu biliyordu fakat aklından geçenleri ona söyleyemiyordu. Valeria inanılmaz derecede hassaslaşmıştı. Kocaman karnı onu çok yoruyordu ve aşırı duygusal halinden dolayı yavru kuşun kanatlanıp uçmasına, kedilerin oynamasına, küçük bebekleri gördüğünde, küçük bebek kıyafetlerinin şirinliğini fark ettiğinde, limonlu cheecake'inin tadının enfes olmasından dolayı, kahve içemediğinden dolayı, yürürken zorlanmasından dolayı ve binlerce sebepten dolayı ağlıyordu. "Kıçını kaldırmazsan ağlamaya başlayacağım!" diye tatlı bir şekilde bağırdığında Renato hızlıca oturur pozisyona geçti. Öyle hızlıydı ki göğsü sızladı. Genç kadının endişesi yüzünden okunuyordu.
Üç kurşun yediği için hala tedavi görüyordu. Vurulduğu o kara gece hızlıca hastaneye kaldırılmıştı. Saatlerce ameliyatta, günlerce yoğun bakımda kalmıştı. Hastanede geçen onca vaktin sonunda sevdiği kadına ulaştığında dakikalarca ağlamış, onun tutsak olduğu görüntü zihninden asla silinmemişti. Bir daha onu bu hale düşürmemek için elinden geleni yapıyordu. Bebekler gibi koruyor, deliler gibi onu sarıyor ve yine fazla kontrolcü tavrından ödün vermiyordu. Elbette bunu güzeller güzeli nişanlısına yansıtmaması gerektiğini biliyordu, aksi takdirde kıçını tekmeleyeceğini biliyordu.
O gece kendisini hastaneye sırtında taşıyanın ezeli düşmanı Jonathan Wondermoon olduğunu öğrendiğinde söyleyecek söz bulamamıştı. Bunca yıllık düşmanlık ve nefret sona ermişti. Jonathan helikopterle onu hastaneye götürürken ilk müdahalesini yapmıştı. Evet, kahrolasıca adam hayatını kurtarmıştı. Üstelik uğraşmaktan nefret edeceği her şeyle ilgilenmişti. Halasını öldüren Carlos'un adının geçmemesi için verdiği tüm çaba, Carmela Terra, Ramirez Esteban'ın ölümü sebebiyle işler gittikçe zorlaşırken, üstüne üstelik Valeria'nın aylar önce göstermelik jetin patlaması sonucu tüm dünya onu ölü biliyorken, bir anda herkesin onu karşısında ve hamile olarak görülmesi inanılmaz derece de güçlük çıkarırken, Jonathan basın toplantısı yaparak, Guiseppe ve Alfred'i yanına almış büyük bir profesyonellikle işin altından kalkmıştı.
Santanica için açıklama bile yapmasına gerek kalmamıştı. Zaten kadın dünyanın gözü önünde de hiç var olmamıştı. Elbette tüm suçlamaları reddederek Carmela ile Ramirez'in üstüne yıkmıştı. Valeria'yı kaçırıp, sakladıklarını ve aileyi ölüm tehditleri ve girişimleri ile zorbalığa maruz bıraktığını ancak Renato ile birlikte güçlerini birleştirerek Valeria'yı kurtarırken, Carmela'nın Ramirez'i, akıl hastanesinin doktoru Bob'u öldürüp, intihar etmesi ve Lions takımının sarı şeytanı Carlos Dario Lions'un annesini ciddi ölçüde yaralamasını anlatmıştı. Hikayede gerçeklik payı çok olsa da, asıl gerçekler Lions ve Wondermoon ailesinde sonsuza dek saklı kalacaktı.
Renato hastaneden taburcu olmadan ve gözlerini açtığı, Valeria'yı karşısında gördüğü ilk anda ona evlenme teklifini etmişti. Guiseppe'nin desteği ile yüzüğü ondan alıp, vereceği cevabı sabırla beklemişti. Valeria ise elini bebeklerinin üzerinde gezdirerek, gözyaşları içinde teklifini kabul etmişti. Düğünlerini ise tüm bu karmaşıklıklardan sonra yapacaklardı. Onlar için her şey hazırdı.
"İyiyim endişelenme lütfen." Renato, nişanlısının alnına öpücük kondurduktan hemen sonra, büyüyen karnına öpücüklerini yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomansaOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...