Bölüm 23- İhanet

15 5 0
                                    

"Beni öldürecek misin?" dedi Santanica. Koluna müdahale bile yapılmasına müsaade etmemişti başındaki öfke dolu adam. Ancak kusursuzca, ondan beklenmedik bir şekilde öfkesine hakim oluyordu. Şüpheli ve keskin gözleri ile karşısında oturan kadına bakıyordu. Mimiklerini, vücut dilini ölçüyordu. Daha ne kadar saçmalayabileceğini düşünüyordu. Bugünkü mevzular kafasından gitmiyordu. Düşünceleri beyninin tırmalıyordu. Bulundukları korunaklı sarayın en alt katlarından birindeki odada baş başa, karşılıklı oturuyorlardı. Renato'nun burayı sadece cezalandırmak adına kullandığını biliyordu. Kendisine karşı gelen, itaat etmeyen ve saygısızlık yapan tüm o aptal insanları burada ağırlıyor, cezalarını çekeceklerinden ve çektiklerinden emin oluyordu. Böylesine vahşi bir hayattan artık hoşlandığı söylenemezdi ancak hayat sanki dalga geçercesine onu bu noktaya doğru tüm hızıyla itmekten vazgeçmiyor gibiydi. "Sanırım beni öldüreceksin." Santanica derin bir nefes alıp verdiği sırada, gözleri doldu. Ancak bu sefer rol yapmıyordu. Karşısındaki bu adama aşıktı ve sonu da pek uzak görünmüyordu.

"Beni ne için sattın?" dedi Renato. Sorduğu sorular özenli ve kusursuzdu.

"Anlamadım ne?" Santanica anlamadığını söylerken bile karşısındaki adamı hafife aldığını hissettirdiği için kendisine küfürler ediyordu. O gördüğü en zeki ve acımasız yaratıktı. Elbette parçaları oturtması çok uzun sürmezdi. Süremezdi.

"Aptalı oynamak sana göre değil." Sesi buz kadar soğuk, ürpertici ve dehşete düşürecek kadar tehlikeliydi. Saatler kadar uzun süren bu bakışmalar, aslında birçok şeyin de itirafı anlamına gelmekteydi.

"Renato." Kabullenmeyecekti.

"Kaçışını sen sağladın. Sabah odasından hatta saraydan çıkarken hiçbir yerde güvenlik yoktu. Benim korunaklı şehrimde, evimde bir tane adamım yoktu. Ya kapıdan çıkışı?" Renato sözlerini dikkatli seçiyordu.

"Bunu nasıl benim yaptığımı..."

"Evdeki güvenlik sistemim dünyanın hiçbir alanında yok. Hiç. Bir. Yerde. Yok." Derin bir nefes aldı. Sözlerini tek tek söylüyordu. "Kiminle çalışıyorsun?"

"Ben... ben kimseyle..." Santanica gittikçe panikliyordu.

"Şu davranışlarına bir bak." Alaycı küçük bir tebessüm verdi Renato. "Bunların hiçbiri senlik değil." Kafasını iki yana doğru salladı. "Sessizliğin senin kurtuluşun olmayacak. Bunun farkındasın değil mi? Beni tanıyorsun. Yani... Tanıdığını zannettiğini düşünüyorum. Bana yanlış yapanlara, arkamdan iş çevirenlere, ihanet edenlere ne yapıyorum Santanica?" Sesi can alıcı vaziyetteydi.

"Yok edersin." Cevapları keskindi esmer kadının.

"İtirafını daha bekleyecek miyim?" Saatine baktı. "Halletmem gereken milyon tane işim var tahmin edersin ki." Gözlerini taş, koyu renkli duvarda gezdirdi. Burası onun vahşi yanını yansıtan bir mahzendi. "Şimdi en yakınıma aldığım kadın bile baştan çıkartılıp, bana ihanet ediyorsa... sence bu" işaret parmağını yukarı doğru kaldırarak salladı. "Evde sen gibi daha kaç kişi vardır?" Hesapları asla şaşmazdı.

"Valeria'yı bırakmak zorundasın." Santanica bu konuşmalarının son olduğunu bildiği halde yine de zihninde dönüp dolaşan cümleleri ifade etmekten vazgeçmeyecekti. Karşısındaki adam tahminlerinden daha çok aşıktı ancak gözünü kör eden bu aşk onun şimdi sonu olacaktı.

"Ve bana bunu söyleyen bin kişiden sadece bir diğerisin." Aldırış etmiyor, onu önemsemiyordu. Renato'nun gözünden bir kez düşmek yeterliydi. Bu onun için yeterli bir sebepti çünkü o asla güvenmezdi.

"Anlamıyorsun. O... kıza ulaşmak için, onu senden almak için her şeyi yapacak." Santanica bir anda konuşmaya başladığında, Renato sözlerin devamına karşı sabrını koruyamazdı. Korumadı da, sandalyeden hızla kalkarak, genç kadının uzun boynunu parmakları arasına alarak sıktı. Şimdi gerçek yüzü ortadaydı. Şeytani öfke tümüyle oradaydı.

Valeria II LionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin