Bölüm 29- Kurtarma Planı

13 2 0
                                    

Gecenin karanlığı tüm vadiyi içine çekip, ürkütücü bir hava yayıyordu. Eski ve terk edilmiş bir malikane, ıssızlığın ortasında kötülüğün varlığını hissettiriyordu. Burası lanet derece de ürkütücü bir yerdi ve etrafı eski beton duvarlar ile örülü, üzerlerine de elektrikli sivri teller kuruluydu. Kapıdaki yaşlı güvenlik ve kurt köpeği sessizce oturuyor, asıl işini önündeki onlarca takım elbiseli adamlar yapıyordu. Carlos buraya geldiğinde bir gariplik olduğunu en başında anlamıştı. Bir süre önce annesi Ally'i ziyaret edeceği sırada kapının girişinden geçememişti ve yaşlı bekçi ona üzgün bir ifadeyle kafasını sallamış, şuan gördüğünden daha az olan topluluk ise halasının emri üzerine içeri alınamayacağını bildirmişti. Canı fena halde sıkılarak, bağıra çağıra küfür etmiş ve ne yazık ki geri dönmek zorunda kalmıştı.

Los Angeles'a döndüğünde kulüpte doğru düzgün antrenman bile yapamamıştı. Üstelik geçen sabah abisinden aldığı telefon ile yatağından fırlayıp kalkmış, Lions jetine binerek buraya uçmuştu. Otuz altı saattir burayı uzaktan izliyordu. Dağın yamacında sote bir yer bularak oraya çökmüş, emrindeki birkaç adam ile etrafı gözetlemişti. Tepeden tırnağa güvenlik görevlilerinin işgali altında olan bu ürkütücü kaçıklar malikanesi, halası yüzünden bu haldeydi. Valeria'yı görememişti ancak onu dışarı salacak kadar ihmalkar veya aptal değildi. Kesinlikle onu bir yere kilitlediğinden emindi. En yakın arkadaşı için üzülüyordu. Valeria'yı gerçekten çok seviyordu. O iyi kalpli bir kadındı ve üstelik hamileydi. Renato telefonda çocukları olacağını söylemişti ve bu da ikizler veya üçüzler anlamına gelebilirdi. Bir amca adayı olarak mutlu olsa da, genç kadını ve annesini kurtarmadan hiçbir şey için sevinmeyecekti.

Kısa bir süre sonra kalabalık topluluğun kendilerine doğru emin adımlarla yürüdüğünü fark ettiğinde, önce büyük ölçüde endişelendi. Halası kendisini fark etmiş olabilir ve lanet ordusunu üstüne sürebilirdi ancak gelen kişiler koşmuyor, absürt bir hareket sergilemiyor, kendisine ve yanındaki adamlara silah doğrultmuyordu. İki siyah takım elbiseli adam ortaya çıktığında nefesini tuttuğuna ve bir an için küfür ettiğine yemin edebilirdi. Abisinden iki tane olabilir miydi? Hah, bu çok korkutucu ve ürkütücü bir düşünceydi ve kesinlikle böyle şeyler düşünmemeliydi. İkisi de gözlük takmış, üzerlerindeki korkutucu ve vahşet getiren hava etrafı esiri altına almıştı.

Carlos sarı saçlarını geriye atarak onları karşıladı. Renato'nun bunu yaptığına gözleriyle görmese hayatta inanmazdı. Sevdiği kadını kurtarmak için en büyük düşmanı ile güçlerini birleştirmiş olmalıydı ve tam yanında adeta birer kopyası gibi duran Jonathan Wondermoon dikiliyordu. Kahretsin bu dünyaya ikisi fazlasıyla yeterdi ve Valeria için bir kez daha üzüldü. İki zalim şeytan da onun peşindeydi.

"Hoş geldiniz abi." Önce Renato'yu selamladı, sonrasında Jonathan'a gözlerini çevirerek derin bir nefes aldı. "Bay Wondermoon." Kafasını yeniden eğip kaldırdığında, Jonathan ve abisi aynı anda başlarını sallayarak, Carlos'un selamını karşıladılar. Bu kadarı fazla diye düşünüyordu Carlos. İki tane korkunç adamı rüyasında görse altına yapardı ama şimdi lanet derecede kanlı canlı karşısındalardı.

"Son durum ne?" dedi Renato. Sesinde duygudan eser yoktu. Sert, hırslı ve öfke doluydu.

"İçeri ne giren var ne de çıkan. Korumalar son geldiğimden bu yana baya arttırılmış. Klinikte tedavi olan hastalar eskiden şu ön bahçede öğlen civarında hemşireler eşliğinde dolanıyordu ancak şimdi tamamen bomboş. Korkunç yer terk edilmiş gibi. Her ne yapıyorlarsa, bilinmesini istemedikleri apaçık." Carlos düşüncelerini ifade ederken, iki eliyle adamlarına teleskopları işaret ederek, Jonathan ve Renato'ya, korkunç kliniği göstermek adına uzattırdı. İkisi de aynı anda teleskop ile etrafı incelemeye koyulduğunda Afred ve Guiseppe'de çevreye göz atıyordu.

Valeria II LionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin