"Muhteşem bir başarı Bay Wondermoon. Sizi takdir ediyorum. Girişimciliğiniz ve soğukkanlılığınız bizi her zaman hayran bırakmıştır. Bu akşam kadehimizi sizin eşsiz başarınıza, gücünüze kaldırıyoruz. Bay Jonathan Wondermoon'a!" Geniş, uzun ve kalabalık yemek masasındaki bütün kadehler yukarı kalkmış, birbirlerine vurulan cam tıkırtıları, ortamda apayrı bir ritim tutmasını sağlamıştı. Herkes Jonathan'ın başarılarını konuşuyor, kazançlarını, Holding'in katladığı değerleri ve nefes kesici zaferi kutluyorlardı. Herkes eğleniyor gibi gözüküyor, Wondermoon Holding'in başarısı için çılgınlar gibi eğleniyorlardı. Jonathan gerçekten de muhteşem zekasını ve gücünü kullanarak iyi ihalelere katılmış, katıldığı her ihaleyi almış ve rakipsiz olarak yoluna devam etmişti. O görüp görülebilecek en güçlü iş adamları içindeydi.
"Teşekkürler beyler, bayanlar." Hafifçe tebessüm etti Jonathan. Kendi ihtişamından ve duruşundan asla ödün vermezdi. Devasa masanın en başında oturuyor, çaprazında eşi Sapphire, bir diğer çaprazında ise Wondermoon Holding'in ikinci yasal haklarını taşıyan kız kardeşi ve ortağı Valeria yer alıyordu. Bu gece herkes göz alıcı derecede mükemmel ve yakışıklıydı. "Doğru bir çalışma ve iyi bir ekip ile yapılamayacak hiçbir şey yoktur. Sizler de bu sözlerime layık olduğunuzu kanıtladınız. Hepinizle gurur duyuyorum." Jonathan'ın sözleri büyük alkışlara, yalak yönetim kurulu üyelerinin çılgınlarcasına kahkahalarına sebep oluyordu. Valeria gülümsüyor, çenesinin ağrıdan çatlayacağını bile bile direniyordu. En iyi maskesini yüzüne oturtuyor, lezzetli ve pahalı şarabından bir yudum alıyor, yemeğindeki biftekten bir parça kesip, kan kırmızısı dudaklarına götürüyordu. Etrafını dikkatlice süzüyordu. Sapphire, eşine aşkla, hayranlıkla ve büyük bir tutkuyla bakıyordu. Jonathan ise daha önce görmediği bir mutlulukla kutsanmışçasına, eşinin çılgın, tutkulu ve şehvetli bakışlarına karşılık veriyordu. Jonathan birçok şey olabilirdi. Korkutucu canavar ruh hali onunla hareket edebilirdi ancak o çok iyi bir eş ve baba idi. Valeria etraftaki göz alıcı ışıklara, gold rengindeki büyük masa şamdanlarına bakıyordu. Koyu tonlardaki çiçekler ile tezatlık oluştursa da, oldukça iyi bir kombin ile bulundukları salonu çevreliyordu. Bu akşamki yemeğe malikaneden ayrılırken kaç koruma ekibi ile geldiklerini dahi sayamamıştı. Etraflarındaki tüm adamlar Jonathan'ın emrindeydi. Güvenlik her zamanki gibi hat safhada ve abisinin kontrolündeydi. Siyah takım elbiseli adamlar, yakalarındaki ve kulaklarındaki kulaklıklar ile sürekli iletişim halindelerdi. Yıllarca gördüğü, bildiği ve tanık olduğu sahneler artık daha yoğun, daha tetikteydi.
"Bayan Valeria Wondermoon..." dedi yaşlı ve sempatik yüzünün ardından tüm samimiliği ile yönetim kurulu üyelerinden Davson Luck. Kendisi oldukça ünlü bir giyim markasının da yöneticisiydi. Her iyi işin altından çıkar ve parmağını dokundurmadan edemezdi. Jonathan'ın sayılı değer verdiği yani sözlerini önemsediği insanlardan biriydi. Uzun yıllardır birlikte çalışıyorlardı. O anda aklına Ramirez Esteban gelmişti. Jonathan Renato gibi acımasız, Davson Ramirez gibi onunla işbirliği içindeydi. Karma diyordu Valeria yeniden. Alçak sürtüğün tekiydi. "Sizinle uzun zamandır görüşemedik. Holding'e de gelmediğiniz için o tatlı sohbetinize hasret kaldığımı dile getirmeliyim." Davson şarabından kibarca yudum alırken, yanındaki eşi de tebessüm ediyordu. Gerçekten de iyi birer çiftlerdi. Birbirlerine olan saygılarını yitirmemişler, sözleri ile her zaman birbirlerine değerli olduklarını hissettirmişlerdi. Altmışlı yaşlarında olabilirlerdi ancak birbirleri ile göz göze geldiklerinde hala o parıltı, o tutku açıkça belirgindi.
"Evet Bay Luck, bende sizin sohbetinizi özledim." Valeria her zamanki Valeria olmaya özen gösteriyordu. Çünkü başındaki kişi onun her adımını, her mimiğini, her sözünü dikkatlice inceliyor, tartıyor, düşünüyor ve yapacaklarını hesaplıyordu. Jonathan'ın pusuda yatan bir yırtıcı olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...