Güneşin parlak ve yakıcı ısısı cildine direk nüfus ediyordu ancak Valeria bu durumdan şikayetçi gözükmüyordu. Yüzünü gökyüzüne doğru kaldırarak, derin bir nefes aldı. Derin dekolteli ancak yumuşacık kumaşa sahip kırmızı elbisesi dizlerinin altında bitiyordu. Yumuşacık babetleri ise zaman zaman şişen ayaklarını daha iyi hissettiriyordu. Kıyafetleri Renato tarafından özel seçiliyor, rahatlığı konforluğu ve şıklığı söylenecek kelime bırakmıyordu. Genç kadının zevkini çok iyi biliyordu. Valeria'nın her detayına kadar özenle seçim yapıyordu. Yumuşacık yeni budanmış çimler ve yanından şırıl şırıl akan nehirdeki sular ise içini rahatlatıyordu. Bu sabah kafasını dinlemek için erkenden kalkmıştı. Hatta uyku tutmadığı için etrafına gizlice bakarak, aşırı güvenlikli saraydan sıvışmak için plan yapmıştı. Ancak bunun mümkün olmadığını her ne kadar düşünse de işte buradaydı. Saray arkasında, o ise nehrin hemen yanında bacaklarını uzatmış bir vaziyette sessizliğin tadını çıkarıyordu. Renato gece yanında kalmamıştı. Kendisini deli gibi sertçe becerdikten sonra telefonuna bir arama gelmiş ve dün gece genç kadın yalnız başına odasında yatmıştı. Bu durum canını sıksa da aslında pek de dert etmiyordu. Kafasını toparlamak için yalnızlığa ihtiyacı vardı. Ormanın sessizliği ve bir o kadar da hiç durmadan cıvıldayan kuşların sesi zihnine hücum ediyordu. Şuanda saraya karmaşanın sahip olduğundan emindi. O bile dev koruması Bucco'yu nasıl atlattığını bilmiyordu veya o dev korunaklı kapıdan nasıl çıktığını.
"Buralarda yalnız başına olmamalısın." Sesin geldiği yöne bakmamıştı ancak kendi zihnindeki düşünceleri delen o sesin kendisine panik değil merak uyandırdığını hatta biraz olsun tanıdık bir sesi duyduğu için kalbindeki boşluğun dolduğunu hissetti. Kafasını hızla arkasından gelen o sese yönlendirdiğinde gözleri doldu. Kendisine hüzün, özlem ve şefkatle bakan o kahverengi gözleri gördüğünde yüreği titredi. Gözlerine inanamıyordu. Adamın sıcacık tebessümünden sonra gözleri doldu.
"Carlos?" Sesi titredi. "Bu sen misin?" Valeria hala gördüklerine inanamıyordu.
"Başka kim olabilir?" Çekici gülümsemesini yeniden bahşetti ünlü futbol takımının kaptanı. "Seni özledim Vally." Carlos genç kadına son zamanlarda Vally diye hitap etmiş, onunla anlaşmaya başladığı günden beri genç kadına inanılmaz bir sempati ve sevgi duyarak onu benimsemişti. "Gel buraya." Kollarını iki yana açtı. Genç kadın bir an olsun tereddüt etmemişti. Dikkatli bir şekilde kalktıktan sonra Carlos'a doğru adımlarını hızlandırdı ve bir an sonra onun güçlü, sıcak kolları arasında yerini aldı. Carlos onu dikkatli ve sıkıca tutuyor, iyi olduğu için şükrediyordu.
"Buraya nasıl geldin?" Valeria meraklı bir şekilde sorusunu yönelttiğinde kalp atışları hızlandı.
"Vahşi prensesi bulmam gerekiyordu. Nasıl olduğunu düşünmekten kafayı yiyebilirdim." Carlos'un içten ve samimi sözleri karşısında Valeria onun yüzüne bakabilmek için geri çekildi. Endişesini görebiliyordu. Tüm dünyanın kendisini ölü bilmesi ancak Renato Lions'un bu ölümü planlaması karşısında kardeşinin, abisine nasıl tepki verdiğinden emin değildi. Gerçi nasıl tepki verebilirdi? Renato emir verir ve kimse sonuçlarını sorgulamazdı. Sorgulayamazdı. Sorgulamak kimseye düşmezdi, kimse onu karşısına alamazdı.
"Ben... ben iyi değilim." Valeria'nın duyguları öylesine yoğundu ki, gözlerinden akan damlaları fark edemedi.
"Şişşt! Sakin ol, iyi olacaksın." Carlos ne dese onu teselli edebilirdi? Biliyordu, her ikisi de biliyordu. Eli kolu bağlı ve çaresizdi.
"Nasıl?" Genç kadının içindeki yangınlar gittikçe yükseliyordu. "Tüm dünya beni ölü biliyor. Ailem ne halde bilmiyorum, Jonathan kafayı yemiş olabilir." Aslında düşüncelerini dile getirmekten çok Carlos'a sorularını yöneltiyordu. Biliyordu, o adeta diğer dünyadan gelmişti ve Valeria yaşadığı akvaryumun içinde sıkışıp kalmış bir türdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...