Bütün gece gözlerini dahi kırpmadan, kolları arasında tüm hassaslığı ile bir bebek gibi kıvrılan güzeller güzeli kadınını izledi. Dün gece yaşanılanlardan sonra yanından ayrılamaz, onu böylesine büyük acılar ile baş başa bırakamazdı. Canı yandığında Renato'nun canı daha çok yandı, onun gözlerinden dökülen her bir damla için kalbindeki ateşler acımasızca tüm bedenini kavradı. Saçlarını yumuşakça okşuyor, yüzündeki her bir noktayı baştan ezberleyerek şükrediyordu. Dün gece birkaç kez kusmaya kalkmakta zorlanırken, Renato serumu ve Valeria'yı dikkatlice taşıdı. Kolunda bağlı olan serum iğnesine dikkat etmeye özen göstererek, kusmasına etki eden o şeyi defalarca düşündü. Onu düşürme tehlikesi yüksek olduğu kadar hayatının tehlikeye girmesi de kaçınılmazdı. Renato bu durumu Valeria'ya henüz söylememişti, söylemek de istemiyordu çünkü dün geceki itirafından sonra onu daha fazla üzmek istemiyordu. Kendisinden bir parçayı içinde taşıdığını söylemiş ve aldıramadığını dile getirmişti. Valeria'nın kendisine olan aşkını bu şekilde itiraf etmesi, Renato'yu tahmin dahi edemediği kadar etkilemişti. Şimdilik iyileşmesi için ona bir şey demeyecekti, ancak bebek düşüncesi onu dehşete düşürüyordu. Baba nasıl olabilirdi? Baba. Kendi babasından babalık görmemişti, annesiyle yeteri kadar vakit geçirememişti. Ebeveynleri tamamen korkunç hatalar yaparak birbirlerinin sonunu getirmişlerdi. Şimdi ise dünyada sevdiği tek kadının karnında aldıramadığı, aldırmanın seçenek dahi olmadığı bir cenin vardı. Kafası allak bullaktı.
"Günaydın." Valeria yumuşacık bir ses tonuyla esnediğinde, Renato'nun göğsüne doğru biraz daha sokuldu. Kavgadan, tartışmadan o kadar çok yorulmuştu ki, şuan sadece dinlenmek istiyordu. Dün gece bebeğini kaybetme tehlikesi ile yüz yüze gelmişti. O korku, onu kaybetme korkusu kalbindeki tüm öfke ve nefreti biraz olsun törpülüyordu çünkü öfkesi ve nefreti, kollarının arasına gömüldüğü ve onun erkeksi kokusunu içine doya doya çekip, yüksek sesle dile getirmediği dünyanın en seksi adamına karşıydı. Dünyanın en tehlikeli ve acımasız adamına karşıydı.
"Günaydın." Yumuşak bir tondan söylendi Renato. Zümrüt yeşili gözlere öylesine büyük bir hayranlıkla bakıyordu ki, başka bir şey diyememişti.
"Burada uyuyacağını sanmıyordum. Gidersin diye düşünmüştüm." Valeria'nın solukları hızlandı.
"Seni bırakmak doğru gelmedi." Genç kadının kafasını nazikçe öptükten sonra gözleri ile serumu kontrol etti. Tüp neredeyse bitmişti ve bunun için hemşireyi çağırmasına gerek yoktu, Renato bunu kendisi halledebilirdi. Dikkatlice sevdiği kadını kollarından ayırdı ve ayaklanarak serumun bulunduğu askılığa gitti. Valeria'nın koca yatakta bir anda yalnız kalması onun üşümesine sebep olsa da, gözleri ile meraklı bakışlar sergiledi. Renato'yu baştan aşağı incelediğinde çırılçıplak olması nefesini kesiyordu. Onun her zaman çıplak yattığını biliyordu ve onunla birlikte olduğu o sürelerde kendisi de çıplak yatmıştı. Ancak şimdi üzerinde saten mini bir gecelik vardı. Artan hormonları iştahını kabartıyordu. Renato'nun penisine baktıkça gözlerini alamıyordu. Kahretsin, onu istiyordu. Onu içinde istiyordu. "Böylesi daha iyi." Renato, Valeria'nın kolundan iğneyi çekip çıkardığında genç kadın düşüncelerini hızlıca toparlayıp yüzünün kızardığını hissetti. Kahretsin, aklını toparlamalıydı. "Neyin var?" Renato belli belirsiz, çarpık bir gülümseme verdiğinde aslında neyi olduğunu anlamıştı. Valeria'nın yutkunması ve yanaklarının kızarıklığı öylesine cezp edici bir görüntüydü ki, onu şuan da, hasta olmasa çılgınlar gibi becerebilirdi.
"Hiç-hiçbir şey." Yutkunarak, gözlerini kaçırdı.
"Valeria." Renato derin bir nefes alarak yatağın köşesine oturdu. Elini onun yüzünden narince gezdirerek, teninin yumuşak dokusunu hissetti. "Sadece istemen yeterli." Neyi ifade ettiğini her ikisi de biliyordu. Valeria gözlerindeki şaşkın bakışla titrek bir soluk aldı. Kahretsin, evet yeterliydi ancak ona olan kızgınlığı geçmemişti ve neler yapmıştı? Allah aşkına sırası değildi. Bu kadar kolay olmaması gerekiyordu. Zihni öylesine karmaşıktı ki, dün gece resmen karşısındaki şeytani derecede yakışıklı ve şeytani huylara sahip bu adama aşkını itiraf etmişti. Kendisine sayıp sövmek istiyordu ki, zihnindeki o ses buna çoktan başlamıştı. Ortamdaki sessizlik bay süper seksi egonun iştahını kabartıyordu ki, Valeria'nın dolgun dudakları gözlerine çarpıyordu. O dudakları vücudunun her yerinde istiyordu, onu deli gibi istiyordu. Yavaşça eğilerek yüzüne doğru yaklaştı, nefesleri birbirinin yüzüne çarparken kalp atışları da hızlanıyordu. Her an bir öncekinden daha büyük bir kuvvetli çekime kapılıyorlardı ancak Renato doğru zamanın şuan olduğundan emin değildi. Bu sebeple kafasını kaldırarak, Valeria'nın alnına yumuşacık, içten ve sahiplenici bir öpücük kondurdu. Genç kadın böyle bir tepkiyi beklemiyordu ancak tuhaf derecede hoşuna gittiğinden emindi. Neler olduğunu bilmiyordu ancak deli gibi kalbinin çarptığını hissediyordu. "Artık bu odadan çıkman gerek." Kulağına doğru eğilerek, nefis vanilya kokusunu içine çekti. Kahretsin diyordu zihni, bu kadın baş döndürücü mükemmel bir kokuya sahipti. Geriye doğru çekilip, gözlerine tüm içtenliği ile baktı. "Lütfen." Sihirli sözcüğü söylediği anda genç kadının şaşkınlığı tüm yüzüne yansımış olacaktı ki, Renato hafifçe dudaklarını birbirine bastırıp, kahkahasını gizledi. Valeria ise onun bu samimiyeti karşısında hafifçe kafasını sallayarak, derin bir nefes çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...