"Size buraya gelmemenizi daha kaç kez söyleyeceğim? Gidin istemiyorum!" Valeria delicesine bağırıp, çağırırken kapının arkasındaki kişinin evin hizmetlilerinden olmadığını fark ettiği sırada buz kesmişti. İki gündür gündüzleri uğramayan adamı şimdi görmek heyecan verici olduğu kadar perişan ediciydi.
"Bağırmayı kes!" Renato sertçe hırladığında, Valeria yavaşça yutkundu. Baskın tavırlarının üstün gelmesinden nefret etse de, genç kadının vücudu ona karşı koyamıyordu. Kahretsin, kaç kez denese de başarılı olamıyordu. Bay süper seksi ego elindeki tepsiyi, geniş koltuk takımı önündeki sehpa üzerine bırakarak, derin bir nefes aldı. Kahretsin, nerden başlayacağını dahi bilmiyordu ancak onunla konuşmalıydı. "Konuşmalıyız." Yavaşça ona doğru döndüğünde, karşısındaki bitkin, ağlamaktan gözleri şişmiş ve gittikçe zayıflayan kadınını gördü. Kahretsin, içi parçalanıyordu. Valeria'yı bu hale getirdiği için kendisini asla affetmeyecekti.
"Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok! Çık dışarı!" Valeria saçlarını geriye doğru atarak, bir elini beline koyup diğer eliyle kapıyı işaret etti. Renato'ya tahammül edeceği bir durumda değildi.
"Bağırma dedim Valeria!" Renato genç kadının üzerine yürüyerek, kollarından tuttu. Bu teması bile ikisinin vücudunu alev alev yakmaya yetmiş, tüm dengelerini altüst etmişti. Zümrüt yeşili gözlerinden, seksi dudaklarına doğru gözlerini indirdiğinde, kahretsin diyordu zihni. Onsuzluğa, ona dokunmamaya daha ne kadar dayanabilirdi? "Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" dedi sakin bir tondan.
"Hayır, sadece git!" İki kolunu da geriye çekip, kendisini her anlamda cayır cayır yakan bu adamın ellerinden kurtulmak için hamle yaptığı sırada, daha sıkı bir şekilde kavranmıştı. Renato onun incecik belini sarmış, vücudunu vücuduna bastırarak nereye ait olduğunu hissettirmişti. Zonklayan erkekliği ve çılgınca atan kalbi, öfkesiyle adeta onu çılgına çeviriyordu. Valeria'nın bacaklarının arasındaki sızı ise onun aklını yitirmesine sebep oluyordu. "Ne yapıyorsun?" dedi Valeria.
"Benden sakladığın şeyi söylemen için beşten geriye doğru sayacağım."
"Sen aklını kaçırmışsın!" Valeria'nın kalbi bu kadar aksiyona dayanabilir miydi bilmiyordu ancak bildiği tek bir şey varsa şuan ki durumundan haberdar olduğuydu. Bebekten haberdar olduğunu biliyordu. Kahretsin, kolunda serumla uyandığı o gün kendisine test yaptırdığını bilmeliydi.
"Beş, dört, üç, iki..." Daha da sıkı vücuduna bastırıyordu.
"Ne bilmek istiyorsun seni adi herif!" Valeria tüm gücüyle çığlık attığında, Renato aniden buz kesti. Daha fazla oyalanmasının bir anlamı olmadığı kesindi.
"Hamile olduğunu!" diye gürledi Renato. Yüksek sesle söylemesi bile durumun daha da tuhaf olduğunu fark ettiriyordu. Ortamdaki tüm o gürültü ve öfke karmaşasından sonraki sessizlik sağır ediciydi. Valeria ne diyeceğini, nasıl bir açıklama yapması gerektiğini bilmiyordu. Renato'nun kolları genç kadının vücudunu yavaşça serbest bırakırken, Valeria bu ani değişim karşısında üşüdüğünü, yüksek bir yoksunluk çektiğini hissetti. Kahretsin, ona ne kadar da muhtaç ve bağımlı olabilirdi?
"Ne-neden bahse-diyorsun?" Valeria kekeliyordu. Yaptığı her hareket aslında hamileliğinin doğruluğunu ifade ediyordu.
"Bunu nasıl yaparsın?" dedi Renato. İnanamıyordu. "Sana korunmanı söylemiştim!" İkinci kez gürlediğinde, genç kadın geriye doğru birkaç adım sendeledi. Söyleyecek hiçbir söz bulamıyordu. "Seni paylaşmaya niyetim yok! Senin için dünyaları yakacağımı söyledim, senin için yapamayacağım şeyin olmadığını söyledim peki sen ne yaptın? Karşılığı bir bebek mi?" Renato iki eliyle kuzgun karası saçlarını sertçe sıvazlıyor, aklını kaçıracak kadar öfkeleniyordu. Valeria'nın gözlerinden akan yaşlar ise genç kadının yüzünü yakıyordu fakat kalbi daha kötüydü, sanki yok olmaya doğru gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...