"Ona ne oldu dedim Santanica!" Öfkeyle gürledi Renato. Valeria'nın odasının hemen kapısında bekliyorlardı. Doktor içeriye kimseyi almamıştı çünkü genç kadının korkusu yeterince onu tedirgin ediyordu. Bir de Renato'nun çılgınca davranışları onu dehşete düşürürdü. Doktor gelir gelmez, Renato çoktan olanları duymuş ve hızla kaleye özel helikopteri ile ulaşmıştı. Tek muhbiri Santanica değildi. O evde bulunan duvarlar, taşlar dahi Renato'ya haber verirdi çünkü bu kale onun en güvenli, en özel, en sadık eviydi.
"Sakin ol." Santanica soğuk duruşunu bozmasa da, endişeleniyordu. Valeria'yı kurtarmak, kan kaybını en aza indirmek için elindeki havluyu ve neredeyse bulabildiği her şeyi genç kadına bastırmış ve onu sakinleştirmek için iyi olacağını defalarca söyleyip durmuştu. Elinden geleni yaptığını biliyordu ancak genç kadının üzüntüden bu halde olduğunun da bilincindeydi. Kahretsin, Renato ona binlerce kez ne kadar hassas olduğunu ve onun yanındayken dikkatli olması gerektiğini söylemişti. Tüm olanı biteni anlatacaktı ancak şimdi sırası değildi.
"Bana siktiğimin sakinliğinden bahsetme!" Karşısındaki esmer yılanın üzerine yürüyerek onu duvara sıkıştırdı. "Ne bok yedin sen?" Biliyordu Renato, Santanica'nın asla rahat durmayacağını, Valeria'yı kırmış olabileceğini biliyordu. Esmer kadın yüzünü onun yüzüne doğru kaldırdı. Yüzleri birbirlerine öylesine yakındı ki, biri biraz öne doğru eğilse dudakları birbirini bulabilirdi. Santanica'nın gözleri karşısındaki yakıcı cazibeye sahip, öfke dolu şeytanının dudaklarına kenetlendiğinde, Renato durumu fark ederek, sanki ona bir pislikmişçesine baktı. Esmer güzeli yılan kadın böylesine muamelelere alışık değildi ancak suçunu kabul ediyordu. Dilini tutamamış, kıskançlığına kapılarak, aptallık etmişti. Renato duvara öfkeyle sıkıştırdığı kadının üzerinden kalktığı sırada kapı açıldı. Doktor Deverus içeriden çıktığı sırada Renato'nun tüm öfkesinin yerini çılgınca bir merak aldı. Korkunç bir merak denebilirdi çünkü ona kötü bir şey olduğunu duyacağından endişeleniyordu.
"Durumu nasıl?" dedi Renato, bir an vakit dahi kaybetmek istemiyordu.
"Durumu şuan kontrol altında ancak sizinle baş başa konuşabilir miyiz?" dedi Dr.Deverus. Yüzündeki belirsiz ifade, Renato'nun kaşlarının çatılmasına ve kalbinin inanılmaz derecede çarpmasına sebepti. Genç kadının bulunduğu katın karşısındaki oturma odasına geçmesini önererek, hızlıca kapıyı arkalarından kapattı. Bir an bile beklemek istemiyor, Valeria'nın yanına gitmek istiyordu. "Bay Lions..."
"Bana sakın deli saçması tıbbi terimlerden bahsetme Deverus. Ne halt oluyorsa açıkça ifade et!" Renato'nun fütursuzca konuşmaları, karşısındaki yaşlı doktoru sinir etmişe benziyordu. Dr.Deverus vicdan sahibi ve inanılmaz derecede düşünceliydi. İnsanlara severek yardım eder, bedava muayene günleri düzenler ve ihtiyaç sahiplerine gerekli müdahaleleri yaparak desteklerini esirgemezdi. O bulunduğu yerin meleğiydi. Elbette böyle bir meleğin Renato ile ilişkisi de dışarıdan bakanlar için çok ilginçti. Ancak Renato'nun yaptığı iyi ödemeler sayesinde birçok ihtiyaç sahibini, yetim çocuğu kontrol edip, masraflarını karşılayabilmekteydi. "O şey düştü mü?" dedi Renato. Sorarken dahi tetikteydi ki, bebek diyemiyordu. Bebeğim diyemiyordu. Sevdiği kadının içindeki parçasına o şey diye hitap ediyordu.
"Hayır." Doktor Deverus öylesine öfkeleniyordu ki, karşısındaki bu adamın yüzüne sağlam bir yumruk çarpmamak için sabır dileniyordu. Valeria'yı ikinci kez görmüş ve ikisinde de kadının oldukça rahatsızlandığını, acı çektiğini ve canının yandığını ilk elden hissetmişti. Genç kadına üzülüyordu, çünkü böylesine bir canavarın avucunda olmak, insafına kalmak, üstelik çocuğunu taşımak, hayatın en zorlu oyunlarındandı. "Düşük yapmaması onun yararına." Gözlerindeki ve sözlerindeki keskinliği fark eden Renato, doktorun itirafına anlam veremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...