Keyifli Okumalar Canlar....
Parmak arası terlikleriyle, hastanenin beyaz kalebodurlarla döşenmiş koridorunda koşarak ilerledi. Telefon geldiğinde, havuza inmiş ve şezlonga yenice uzanmıştı. Odasına nasıl gidip üzerini bir çırpıda nasıl değiştirdiğini, otelden nasıl ayrıldığını ve hastaneye nasıl geldiğini hatırlamıyordu bile. Akılından bin bir türlü senaryo geçiyordu ve hepsi de gözyaşıyla sonuçlanıyordu.
Şimdi ise zemini deriden yapılmış sandalyeye çökmüş, endişeyle doktorun çıkmasını bekliyordu.
Tahir.
İsmi döküldü ince dudaklarının arasından ve ardından birkaç damla gözyaşı süzüldü yanaklarına. Sevdiği ve karşılık görmediği adam. Onu kaybetmek şu hayatta isteyeceği en son şeydi. O neşe ve hayat dolu adamın ne halde olduğunu bilmiyor ve aklına bin bir türlü ihtimal geliyordu. Peki ya Kerim? O nasıldı acaba? Minik Melek'i hatırladı. Zavallı bebek zaten annesini kaybetmişken, birde babasız kalması haksızlık olurdu. İkisi içinde dua etmeye başladı. Telefonu çaldığında, önce sessize aldı ve ardından cevapladı.
'Efendim Şamil ağabey.'
Genç adamın sesi en az onun kadar üzgün ve endişeli çıkıyordu. 'Neredesin Ebru?'
'Hastanedeyim. Henüz hiçbir haber yok. Bekliyorum sadece.'
'Haber alır almaz mutlaka ara. Bizde yoldayız, geliyoruz.'
Ağlamamak için kendini zor tutan kız 'Peki Şamil ağabey.' Dedi zorlukla.
Yarım saat geçmemişti ki doktor göründü ve genç kızın yanına geldi.
'Durumları nasıl doktor Bey?' Diye atıldı heyecanla.
'Siz kimin yakınısınız acaba?'
'Ben ikisinin de iş arkadaşıyım. Aileleri yoldalar, birkaç saate gelirler.'
'Anladım. Tahir Bey'in ciddi bir durumu yok, kaburgasında ezik ve kolunda kırık var. Tomografi sonucu ve diğer tahlilleri temiz çıktı.'
Çok şükür dedi içinden. Allah onu sevdiklerine bağışlamıştı. 'Peki Kerim Bey, o nasıl?' Nefesini tuttu ve can kulağıyla doktoru dinledi.
'Onun durumu biraz daha ciddi. Başından darbe almış, ayrıca vücudunun birçok yerinde kırıklar var. İyileşme süreci çok daha uzun ve ağrılı olacak ne yazık ki.' Duydukları karşısında ne diyeceğini bilemedi.
'Aileleri geldiğinde, onlarla da görüşür, gerekli şekilde bilgilendiririm.'
'Peki doktor Bey. Size çok teşekkür ederim.' Arkasını dönüp birkaç adım atan doktorun ardından çekinerek sordu.
'Şey acaba onları görebilir miyim?'
'Kerim bey yoğun bakımda, onu göremezsiniz. Tahir Bey'i birazdan odasına çıkaracaklar. Kendisini odasında ziyaret edebilirsiniz.'
Tekrar teşekkür etti ve Tahir'in odasına getirilmesini dört gözle beklemeye başladı . Bu arada Şamil'i aradı ve ona iki gencin durumları hakkında bilgi verdi. Birkaç dakika sonra, doktorun söylediği gibi, özel odasına alınmıştı genç adam. Ebru bir süre odanın kapısının önünde, birkaç volta attı. Acaba girsem mi, girmesem mi diye ikilemde kalmıştı. Sonunda cesaretini topladı ve kapıyı tıklatarak içeriye girdi.
İlk önce odadaki hemşire ile göz göze geldi. Orta yaşlardaki esmer kadın gülümseyerek konuştu. 'Buyurun hanımefendi, hasta birazdan kendine gelir.'
Odanın ortasındaki yatakta yatan Tahir'e baktı. Sol kolu alçıya alınmış, gözleri kapalı vaziyette derin bir uyku halindeydi. Göğsüne sarılı sargı bezlerini görünce titreyen alt dudağını ısırdı. Ağır adımlarla ilerlerken, kalbi deli gibi atıyordu. Yatağın yanı başında bulunan sandalyeye çöktü. Yanağına süzülen birkaç damla gözyaşına engel olamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böyle Olsun İstemedim TAHİR
RomanceAŞK hiç bu kadar güzel olmamıştı... Tahir Erdem: Genç, başarılı, hırslı, yakışıklı, esprili bir mühendis. Kadınların bir erkekte isteyebileceği her şeye sahip. Ona sakın aşk demeyin çünkü bu kelimeden ödü kopuyor. O özgürlüğün adamı. Bakalım kalbini...