Bu bölümü yeni okuyucum brestine ye ithaf ediyorum. İlgin, mesajların ve yorumların beni inanılmaz mutlu etti. Güzel yüzlü arkadaşım aramıza hoş geldin.
Keyifli okumalarrrr.......
***
Ebru gözlerini yeni güne açarken mutlulukla gülümsedi, bugün kendini her zamankinden de umut dolu ve harika hissediyordu. Yatağından kalkıp, doğru banyoya girdi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra, karşısında asılı duran aynada baktı kendine. Ela gözleri ışıl ışıl parlıyor mutluluğu yüzüne yansıyordu. O gün güneş bir başka ışıldıyordu sanki, kuşlar bir başka cıvıldıyordu.
Telefonundan müzik açtı. Hareketli şarkılar eşliğinde hem dans etti, hem de kahvaltısını hazırladı. Büyük bir iştah ile yediği tostunun ardından, hazırlandı ve otobüs durağına doğru yol aldı. İşe gitmek için sabırsızlanıyor, Tahir'i görmek için can atıyordu. Acaba Tahir de benimle aynı şeyleri hissediyor mu diye düşündü. Sevgi ve Alev'in dediklerine bakılırsa, genç adam ondan fazlasıyla hoşlanıyordu ama Ebru bundan henüz emin değildi. Bu gün bu olayı çözümlemek için harika bir fırsattı.
Şirket binasına geldiğinde, kimseyle karşılaşmamak için hızlı hareket etti. Bir an önce Tahir'i görmeliydi.
'Günaydın Ayşenur'
'Günaydın canım. Aaa yüzündeki gülümseme de neyin nesi ayol?'
Omuz silkti 'Sebebi yok. Kendimi çok iyi hissediyorum o kadar.'
'Formülünü merak ettim doğrusu' Deyip göz kırptı genç kıza.
'Erkek meselesi olabilir mi? Hadi söyle Ayşenur ablana, kim bu şanslı delikanlı?'
Yanakları pembelere boyanırken, 'Bunu da nereden çıkardın Ayşenur öyle bir şey yok canım.' Dedi ve daha fazla sıkıştırılmamak için kendini odasına attı.
Ayşenur'un ardından muzipçe seslendiğini duydu. 'Şimdilik kaç bakalım. Ama eninde sonunda bana anlatacaksın.'
Masasının başına geçtiğinde az sonra Tahir'in çağıracağını umarak, dosyaları hazırlamaya başladı. Çok geçmeden beklediği üzere genç adam dahili telefondan onu arayıp, odasına çağırdı. Kalbi dörtnala koşmuş gibi atmaya başladı dosyaları kaptığı gibi, ayaklandı ve patronunun odasının kapısında soluğu aldı.
İki kere tıklattıktan sonra, Tahir'in sesini duydu.
'Gir'
Derin bir nefes tazeleyip, sakin görünmeye çalışarak odaya girdi. Genç adam pencere kenarındaki masasında oturmuş, elinde kalem bir şeyler çiziyordu. Onu görünce ne çalışkan bir adam diye düşündü.
'Günaydın Tahir Bey.' Neşesi sesine de yansımıştı.
Simsiyah gözlerin kendisini hedef alması üzerine, istemeden heyecanlandığını hissetti. 'Günaydın Ebru.' Sesindeki imayı hemen anlamıştı. Adamın masadan kalkışını ve ona doğru yürümesini, nefes almadan izledi.
'Çok değil daha akşam, bana ismimle hitap ettiğini hatırlıyorum.' Kızın kaçırdığı gözlerine bakmaya çalıştı. Bu kız onunla dalgamı geçiyordu, anlamaya çalıştı. Çatılan kaşlarına engel olamadı.
'İş yerinde isminizle hitap etmem yakışık almaz diye...'
Bir boğa gibi burnundan nefes verdi. 'Nerede olduğumuzun hiçbir önemi yok Ebru. Bana adımla hitap edeceksin o kadar.'
Bu kadar kızmasının hiç gereği olmadığını düşünse de, adamın şu anki öfkesi karşısında, geri adım atmak en mantıklısı diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böyle Olsun İstemedim TAHİR
Roman d'amourAŞK hiç bu kadar güzel olmamıştı... Tahir Erdem: Genç, başarılı, hırslı, yakışıklı, esprili bir mühendis. Kadınların bir erkekte isteyebileceği her şeye sahip. Ona sakın aşk demeyin çünkü bu kelimeden ödü kopuyor. O özgürlüğün adamı. Bakalım kalbini...