Keyifli okumalar...
"Merhaba teyzeciğim. Ali beyi hatırlıyorsun değil mi?"
"Ee elbette." Zoraki bir şekilde adama döndü.
"Hoş geldiniz Ali bey." Diyerek elini uzattı. Ali bey ondan daha iyi bir oyuncuydu uzattığı eli ciddiyetle sıkarken.
"Görüşmeyeli nasılsınız Safiye Hanım?"
"Teşekkür ederim oldukça iyiyim. Siz nasılsınız?"
"Bende gayet iyiyim. Kusura bakmayın böyle habersiz geldim Tahir bey oğlum ısrar edince kıramadım onu."
"Olur mu öyle şey iyi yapmışsınız. İçeriye buyurun lütfen kapıda kaldık böyle."
Salona geçtiklerinde göz ucuyla Tahir'i süzüyor anlamaya çalışıyordu Ali Beyin onunla konuşup konuşmadığını. Sonra fazla evham yaptığını fark etti çünkü eğer konuşmuş olsaydı biliyordu ki Tahir şu an karşısında bu derece rahat davranmazdı. Onun gerçeği öğrendiğindeki öfkeli ve isyankar hali gözünün önüne gelince, boğazına oturan yumruyu zorlukla geçiştirmeyi başardı. Öyle bir durumla karşı karşıya gelmeyeceğini ummaktan başka bir şey yapamıyordu.
"Ben size odanızı göstereyim. Dilerseniz akşam yemeğine kadar biraz dinlenin."
"Teşekkür ederim evladım iyi olur." Hissettiği garip duygular yaşlı bedenini yorgun düşürmüştü. Azıcık uzanmasında yarar vardı Ali Beyin. Odaya geçtiklerinde Safiye hanım da son kalan işlerini halletmek için mutfağa dönmüştü. Çok geçmeden Sevgi de gelmiş hemen ona yardıma girişmişti. Bu kızın sağı solu belli olmuyordu doğrusu.
Tahir odasına geçtiğinde Ebru'yu aramak için telefonu eline almıştı ki bir an ne diyeceğini bilemedi. Tek istediği kızın o güzel sesini duymak ve iyi olduğundan emin olmaktı. Sonuçta yalnız yaşıyordu. Neyse ki kaldığı bina fazlasıyla güvenliydi aksi halde onun tek başına yaşamasını büyük dert edinecekti.
"Efendim." Sesi sanki mesafeli çıkmıştı. Nasıl olmasındı tüm gün kızla yan yana olmamak için çaba sarf etmişti.
"Nasılsın güzelim?"
"İyiyim. Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Çıkışta seni göremedim Ali bey gelince onunla birlikte çıkmak zorunda kaldım." Evet bu iyi bir bahaneydi.
"Ali Bey mi geldi?"
"Evet burada işleri varmış bende onu bize getirdim."
"Hım iyi yapmışsın. Benden selam söyle." Kısa bir sessizlik yaşandı. Kızı görmeden geldiği için büyük bir pişmanlık duymaya başlamıştı.
"Yemeğini yedin mi?"
"Evet bir şeyler atıştırdım." Şu an gidip onu almak ve eve getirmek için büyük bir istek duydu. Nasıl olsa sevgilisiydi eve getirmesinde hiçbir sakınca yoktu. Üstelik teyzesi de daha yakından tanımış olacaktı ve böylece kabullenmesi daha kolay olacaktı.
Ne için kabullenecekti ki?
Hiçbir kız arkadaşını teyzesiyle tanıştırmamışken Ebru'yu ne diye tanıştıracaktı. Gerçi böylesine ciddi bir sevgilisi olmamıştı hani? Ciddi derken neyi kastettiğini düşündü. Onunla evlenmek gibi bir niyeti yoktu bundan fazlasıyla emindi. Tahir sırf bir kızı çok istiyor diye hayatını mahvedecek bir adam değildi. Tamam Ebru evlenilecek bir kızdı ama kendisini koca olarak göremiyordu onun yanında. Başka bir erkekle evlenmesine de asla müsaade etmeyeceğini biliyordu.
Ebru sadece onundu.
Zihni oldukça hızlı çalışıyordu fakat çelişkilerle doluydu.
"Sen misafirinle ilgilen yarın görüşürüz Tahir. İyi geceler." Nedense telefonu kapatmak istemediğini fark etti. Az daha konuşsa o güzel ince sesini biraz daha duysa fena olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böyle Olsun İstemedim TAHİR
Roman d'amourAŞK hiç bu kadar güzel olmamıştı... Tahir Erdem: Genç, başarılı, hırslı, yakışıklı, esprili bir mühendis. Kadınların bir erkekte isteyebileceği her şeye sahip. Ona sakın aşk demeyin çünkü bu kelimeden ödü kopuyor. O özgürlüğün adamı. Bakalım kalbini...