Önümdeki boş defter kağıdını karalamak hiçbir işe yaramıyordu. Hâlâ canım çok sıkılıyordu. Birkaç şekil daha çizerken birinin bana çarpmasıyla hızla kafamı kaldırdım. William kendini yanıma atmış gülümsüyordu.
"İki sıranın üzerinden atlayıp yan sıradan kayarak geçtim. Son olarak havaya uçup kendimi buraya attım. Çok havalıydım ve sen bunu kaçırdın." Gülmeye başladığımda o da bana katıldı. Kahkahamı sonlandaran şey biraz ilerimde duran Zayn'di. Şaşkın bir şekilde William'a bakıyordu. Ve ben olan biteni şimdi anlamıştım. William, Zayn'den önce yanıma oturabilmek için böyle bir şey yapmıştı. Bu biraz çocukça olmuştu. Sıra kavgasının ne gereği vardı? Zayn'e özür dilercesine gülümsediğimde hemen bana dönüp gülümsedi.
"İşsiz Alexis geri döndü demek." William önümdeki deftere bakarken dudağımı büzdüm. Genelde bizim tayfada boş oturan ben olurdum. Lise sınavında da herkes çalışırken ben boş boş oturmuştum. Sonum da belli oldu. Paralı okul... William ve Lucy de benden ayrılamayıp bu okula kaydolmuşlardı.
Lucy'nin ailesi zengin olmasa buraya gelemezdim. Benim için bu kadar uğraşırlarken ben onları sevindirecek bir şey bile yapamamıştım..."Hey?" William seslenince düşüncelerimi bir kenara bırakıp ona yöneldim.
***
Ağzıma bir tane daha kurabiye atacakken Lucy elime vurdu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde şaşkınlık yerini korkuya bıraktı. Spor kıyafetlerini giymiş olması her şeye yeniden başlayacağımızın göstergesiydi. Bazen spor salonuna gider ve çalıştırdık. O sağlık için giderken ben doymaz midemin cezasını çekiyordum.
"Bari şu kurabiyeyi bitirseydim." Kaşlarını kaldırınca dayak yememek için hemen ayağa kalktım. Yalvarmam bana dezavantaj olarak geri gelecekti. Bunu deneyerek öğrenmiştim. Kapı çaldığında bu gergin ortamdan kurtulmak amacıyla kapıya koştum. Kapıyı açınca biraz şaşırmıştım. Jack direk içeri dalarken William bana sarıldı. Sevinçle Lucy'nin duyamayacağı şekilde fısıldadım.
"Beni kurtarmaya mı geldiniz?" William dudaklarını büzünce sevincim yavaş yavaş kayboldu. Anlaşılan ortada bir kurtarma operasyonu yoktu.
"Aslında Lucy, işkence çektiği için bizden yardım istedi." Sırtımdan vurulmuştum! Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde Jack bana sert bir bakış attı.
"Hah! Bir de surat yapıyor. Senin yüzünden yatağımdan ayrıldım ben." Şimdi de suçlu olmuştum. Aman ne güzel!
"Bahaneyle kas çalışacaksınız işte." Lucy ne zaman gelmişti bilmiyorum ama bir anda sesini duyunca yerimde sıçradım. İşaret parmağıyla beni gösterdi. "Ve sen! Çabuk gidip hazırlanıyorsun!" Gözlerimi devirip merdivenlere yöneldim. Kesin fazla kiloları yüzünden beni bahane ediyordu. Kesinlikle!
***
William ve Jack kas çalışırken bense onları izlemeyi tercih ediyordum. Aslında Lucy ve ben de koşu bandı gibi aletlerde çalışıyorduk ancak sonunda dayanamamıştım. Lucy'ye görünmeden kaçmış ve çocukların yanına koşmuştum.
William, adını bilmediğim o şeyi aşağıya doğru çekerken kolundaki kasları daha da belirginleşti. Gerçekten iyi kasları vardı. Ancak benim düşündüğüm şey tamamen farklıydı."Aslında buradan sonra bir restoranta gidip yemek yiyebiliriz." İkisi de bana garip bir şekilde bakmaya başlayınca dediğim şeyin çok saçma olduğunu fark ettim. Spor salonundan çıkıp restoranta girmek... Tam da bana uygun bir davranış! Kahkaha attıklarında dudağımı ısırdım. William, hafifçe yana eğilip arkama baktı. Döndüğümde hâlâ çalışan Lucy'e baktığını gördüm.
"Senin için çantamda biraz atıştırmalık var. Lucy görmeden git ve al." Bir ajan edasıyla fısıldarken heyecanla onu dinlemiştim. Sözleri bitince hızla yanağını öpüp çantasının olduğu yere koştum. Beni çok iyi tanıyordu...
# William
Yanağımı öptüğü andan beri hareket etmiyor sadece aptal bir şekilde sırıtıyordum.
"Hey, kendine gel! Sadece küçük bir öpücüktü." Jack alay etse de ben sırıtmaya devam ettim.
"İnsanlık için küçük ama benim için büyük bir öpücüktü." Bu sözüm yüzünü buruşturmasına neden oldu. Kafasını 'senden adam olmaz.' anlamında sallayıp elindeki havluyu bana attı.
"Umut etmek yok demiştik." Gülümsemem yüzümden yavaşça silindi. Evet demiştik.
Jack'le bu konu hakkında sert bir konuşma yapmıştık. Onun bir sevgilisi olduğunu beynime sokmam için beni zorlamıştı. Ancak inat etmiştim. Kabullenmek istemiyordum. Gidip ona 'Seni seviyorum' diye bağırmak istiyordum. Jack, umut etmeyi bırakıp sadece arkadaş kalmamız gerektiğini düşünüyordu. Belkide haklıydı. Belkide en iyisi vazgeçmekti. Onun dediği gibi umut etmeyi bırakmam gerekiyordu. Ancak kimin umrunda?
Tüm dediklerimi unutun. Sadece onu seviyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanfictionSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...