-5-

145 37 0
                                    

Koridorda ilerlerken Lucy'yi gördüm ve yanına ilerlemeye başladım. Bir çocuğa bakıyordu. Yanına vardığımda ben de çocuğa bakmaya başladım.

"Ne yapıyorsun?" Varlığımı yeni farketmiş olacak ki sıçradı. Kocaman gözlerle bana bakarak çemkirdi.

"Niye ses vermeden dibime geliyorsun?" Omuz silkip tekrar çocuğa döndüm.

"O kim?" Gülümseyip heyecanla anlatmaya başladı.

"Adı Jason'mış. Aslında bu okuldan değil ve ne için geldiğini kimse bilmiyor. Ancak kimin umrunda! Bana göz kırptı. Ve şimdi de gülümsüyor." Tatlı çocuktu. Jason arkasını dönüp ilerlemeye başladığında hala arkasından bakıyordum. Bir gizemli çocuk daha. Bu biraz garipti.

"Herneyse. Hadi yürü." Fazla takmayıp Lucy'nin kolunu tuttum. Ben, onu çekiştirmeye çalışırken o ise hala konuşmaya çalışıyordu.

"Acaba onu birdaha görür müyüm?" Sınıfa girdiğimizde William ve Jack'i gördüm. Lucy'yi onların olduğu tarafa doğru çekiştirmeye başladım. "Neden insanca gelmemi söylemek yerine çekiştirmeyi tercih ettin?"

"Sadece canım istedi." Gözlerini devirdi. William'ların yanına geldiğimizde Jack, kolunu omzuma attı.

"İyi insan lafın üstüne gelirmiş." William'a sırıtarak bakıyordu. William ise ona 'seni bıçaklarım' dercesine bakıyordu.

"Ne o, benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?" Ortamda bir süre sessizlik oldu. Kimse ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. William çareyi konuyu değirştirmekte bulmuştu.

"Lucy, bence o tişörtü giymemelisin. Seni kilolu gösteriyor." Lucy kaşlarını çatıp üzerine baktı.

"İyide bunu özellikle aldım. Normal kilomu göstermesi lazım." Upss. Büyük pot. William gözlerini kaçırınca, Lucy sinirle ona bakmaya başladı. "Seni buraya gömerim." Will 'ben suçsuzum' dercesine ellerini havaya kaldırdı. O sırada Jack yaklaşıp kulağıma doğru fısıldadı.

"Bir şey söylemişim gibi davran." Anlamamıştım. William'ın bize korkak bakışlarla baktığını görünce kafam daha çok karıştı. Neler oluyordu?

***

"Son zamanlarda bir şeyler yapmıyoruz." Bahçede yürümeye devam ederken mırıltıyla William'ı onayladım. Haklıydı. Bir süredir takılmıyorduk. Aklıma gelen fikirle gülümsedim.

"Sinemaya gidebiliriz." Elini havaya kaldırdığında bir beşlik çaktım.

"İyi fikir. Ben Lucy ve Jack'e söylerim."

"O zaman ben de Zayn'e söyleyeyim." Yürümeyi kesip bana baktı. Kaşlarını çatmıştı.

"Zayn derken?"

"O da gelse fena olmaz. Hem bize alışması iyi olur." Derin bir nefes alıp dudaklarını birbirine bastırdı.

"Tamam, arkadaşsınız ama onu bizim dibimize getirmesende olur. Bizimle takılırken onu biraz erteleyebilirsin bence." Omzuna hafifçe vurup onu ikna etmeye çalıştım.

"Hadi ama. İyi bir çocuk, tanısan seversin." Kaşlarını kaldırıp mantıklı bir cümle kurdu.

"Bu kadar kısa sürede mi tanıdın onu?" Omuzlarımı düşürüp dudak büzdüm. Israr etmekten başka çarem yoktu.

"Bir kerecik gelse?" Yavru köpek bakışlarıma karşı koymaya çalışsa da sonunda pes etti. Bu bakışlarıma karşı her zaman yeniliyordu.

"Pekala. Sadece bir kere." Sırıtıp koluna girdim. Beraber iyi eğleneceğimize inanıyordum.

# William

O Jack'i geberteceğim! Sırf beni korkutmak için Alexis'in kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Alexis ve Lucy gelmeden önce ona, korktuğum şeyi söylemiştim. Alexis'i başkasıyla görmeyi. Zayn denen çocukla yakın görünüyorlardı ve bu beni içten içe kemiriyordu.

Onu seviyordum. Yıllardır ona karşı hislerim büyüdükçe daha da büyüyordu. Ancak bunu ona söyleyemiyordum. Benden uzaklaşmasından korkuyordum.

Onu Zayn'in yanında görünce kıskanıyordum. Sürekli onun yanındaydı. Şimdide onunla sinemaya gitmek zorundaydım. Yine Alexis'i kıramamıştım.

Ona, onu sevdiğimi söyleyemediğim gibi başkasının söylemisini de istemiyordum. Belkide bencildim, evet. Onu birisiyle görmeye dayanamazdım. Bir gün birisinin onu almasından korkuyordum. Bana değil de bir başkasına gülümseyeceğini düşünmek kalbimi o kadar derinden yaralıyordu ki...

Wedding DressHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin