-17-

121 31 0
                                    

Bölüm şarkısı: Supermassive Balck Hole

"Alexis! Kalk artık!"

Kaçıncı bağırışıydı bilmiyorum. Onun çığlıklarını saymaktan çok uyumaya çalışıyordum. Yastığıma biraz daha gömüldüm.

"Pekâlâ. Bunu sen istedin." Yapabileceği birçok şey vardı. Beni pandamla tehdit edebilirdi veya en basitinden üstüme su dökebilirdi. Peki ya o ne yaptı? Üzerimde yuvarlandı. Evet, galiba anormallik bulaşıcı bir şeydi. Ezilen kolumun acısıyla inleyip kafamı kaldırdım. Bundan faydalanarak yastığımı hızla çekip aldı.

"Haftasonundayız be kadın! Ne diye bu saatte kaldırıyorsun beni?" Zorla beni oturur pozisyonuna getirdi. Kendi de yanıma otururken sinirle ona bakıyordum. Ne güzel uyuyordum işte ne vardı uyandırmasaydı?

"Çoktan öğlen oldu ve benim de canım sıkıldı." Gözlerimi devirip biraz gerindim.

"Ne istiyorsun." İsteksiz halime karşı ofladı. Biraz düşündükten sonra hevesle bana döndü.

"Jack ve William'ı çağırıp biraz takılabiliriz. En azından onlar hayat dolu ve eğlenceliler." Bana gönderme yaptığını anlamak için özel bir şey gerekmiyordu. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim.

"Tamam çağır. En azından kalktığıma değer." Banyoya girince direk küçük dolaba ilerledim. İçinden iki havlu çıkardım. Birini kafamın altına koyup yattım ve diğerini de üzerime örttüm. Beş dakika beş dakikadır.

***

Ağzıma bir tane daha doritos atıp onu mutlulukla çiğnedim. Kesinlikle bu cipse bayılıyordum.
Lucy, William, Jack ve ben beraber takılıyorduk. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.

"Bir fikrim var." Hepimiz Jack'in ne söyleyeceğini merak ederek ona baktık. "Pizza sipariş edelim. Playstationda kaybeden ikili de pizza parasını öder." İyi bir fikirdi.

"Tamamdır. Alexis benimle beraber." William kolunu omzuma attı. "Peki ne oynayacağız?" Biraz düşündükten sonra aklıma favori oyunum geldi.

"Mortal Kombat oynayabiliriz." Fikrimi beğenmiş olacaklar ki hoşnutlukla birkaç ses çıkardılar.
Koltuktan kalkıp televizyonun önündeki playstationının yanına oturdum. Her zaman kurulu olarak duruyordu zaten. Gereken tek şey açmaktı. Oyunların olduğu yerden Mortal Kombat 9'ı aldım. Ben oyunu açmakla uğraşırken onlar da pizzayı sipariş ediyorlardı.

"Tamamdır." İşim bittiğinde ayağa kalkmaya üşendim ve televizyonun karşısına kaydım. Ne de olsa yerde oturacaktık. Diğerleri de yanıma oturdu. Karakterler kısmına gelince herkes birini kapmaya çalıştı. Hızla Johnny Cage'i seçince diğerlerinin garip bakışlarına maruz kaldım. Johnny Cage her zaman favorim olmuştu. Yakışıklı ve kaslı olması bunun için iyi bir nedendi.
Jack, Sub Zero; William, Smoke ve Lucy ise Kitana'yı seçmişti. Heyecanla oyunu başlattım.
Oyun ilerledikçe tuşlara daha da hızlı basmaya başlamıştım. Lucy'nin sürekli bana attığı yelpazelerden bıkmıştım. Sonunda onu oyun dışı bıraktığımda pis bir şekilde sırıttım.

"Ya kızım hep ilk sen ölüyorsun! Bir dahakine Alexis'i ben alacağım. Tek başıma kaldım. Ne yapacağım şimdi ben!" Jack isyan edince küçük bir kahkaha attım. Genelde ilk önce Lucy oyun dışı kalırdı. Sonra da William ve ben, Jack'in işini bitirirdik.

"Hayatta vermem onu. Kız senden iyi oynuyor." Eh, bu konuda fazla mütevazı olamam. Beklenildiği üzere ilk roundu biz aldık. William'a bir beşlik çıktım. Kesinlikle harika bir takımdık.
İkinci round başlayınca tekrar ekrana odaklandık. Lucy, bu sefer kazanmak için her şeyi yapıyordu. Yelpazelerini daha sık kullanmaya başladı. William, buzların kurbanı olmuştu. Oyun bizim açımızdan kötüye gidiyordu. Jack'in hırsı sonunda William'ı alt etmişti. Tahmin ettiğim gibi Lucy ve Jack bu roundu almıştı.

"İşte bu kızım!" Onların mutluluklarına karşın biz şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk. Bir anda ne olmuştu öyle?

"Pekâlâ, bir round daha var." William teselli amaçlı omzuma vurdu. Son round başlayınca kolu sıkıca kavradım. Bunu yapabilirdim.
Ardı kesilmez tekmelerimle Lucy'yi kenara sıkıştırdım. Diğerlerinin ne yaptığını göremiyordum. O an sadece Kitana ve Johnny'ye odaklanmıştım. Sonunda Lucy'yi oyun dışı bıraktım. Bir anda gelen buzla neye uğradığımı şaşırdım. Bir saniye! William elenmiş! Ah, harika...
Sub Zero'nun saldırılarına yenik düşmüştüm. Sinirle oyun kolunu bırakıp arkama yaslandım.
Keskin bakışlarımla William'a döndüm. Bana üzgün bir şekilde bakınca kolumu omzuna attım. Kazanacağımızdan emindim. Bu kötü olmuştu. Kapı çalınca William'la ayağa kalktık.

"Pizzalar geldi." Sevinç kahkahalarını göz ardı edip kapıya ilerledim. Kapıyı açacakken William kolumu tuttu.

"Ben öderim." Bu ses tonunu biliyordum. 'Bana karşı çıkma çünkü ne dersen de vazgeçmeyeceğim' ses tonu. Hiç uğraşmayıp kafamı salladım. Pizzaları ve kolaları salona götürmesine yardım ettim.

"Bundan sonra rakip seçerken dikkatli olun." Jack bize bilmişlikle bakarken bacağına küçük bir tekme attım.

"Tek seferlikti. Bir dahakine bu kadar kolay alamazsınız oyunu." Bana cevap vermek yerine pizzasını yemeyi tercih etti. Hevesle kendi pizzamı aldım.
Oyunda kaybetmiştim ancak yine de çok önemli değildi. Çünkü günüm gerçekten iyi geçmişti.

Wedding DressHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin