Bölüm şarkısı: LeeSSang- The Girl Who Can't Breakup, The Guy Who Can't Leave
"Burada ne yapıyorsun?" Soruma cevap vermek yerine sırıtmaya devam etmeyi tercih etti. "Eğer Lucy için geldiysen..."
"Dedim ya seni arıyordum." Lafı dolardırmayı bırakıp ne istediğini söylese... "Sana çok önemli bir şey söylemeliyim." Artık gülümsemiyordu. Yüzü üzgün bir hâl almıştı.
"Ne söylemek istiyorsun?" Biraz daha beklerse meraktan ölebilirdim. Kulağıma eğilip sadece benim duyabileceğim şekilde fısıldadı.
"Sevgilin seni aldatıyor." Kaşlarımı çatıp geri çekildim. Ne dediğinin farkında mıydı? "İnan bana ben de çok üzgünüm." Yapmacık üzüntüsü sinirlerimi bozmaya yetiyordu.
"Jason sen iyi misin? Neyden bahsediyorsun bilmiyorum ama bence gitmelisin." Dudağını büküp omuzlarımdan tuttu. Şuan bir psikopat gibi davranıyordu.
"Belkide kendin kontrol etmelisin. Spor salonuna bakabilirsin mesela." Hemen ardından bana el sallayıp hızlı adımlarla uzaklaştı. Birkaç saniye sonra spor salonuna doğru ilerlemeye başladım. Tam kapının önüne gelmiştim ki kendimi durdurdum. Ne yapıyordum ben? Sırf saçma sapan şeyler söyledi diye orayı kontrol etmeyecektim.
Hem bir anda ne olmuştu? Jason'ın böyle garip bir şekilde davranacağı aklımdan bile geçmezdi. Kafamı hızla salladım. Aklım çok karışmıştı.Pekâlâ, oraya gireceğim ve hiçbir şey olmadığını kanıtlayacağım. Boş bir salonla karşılaşacağım...
Kapıyı iktirip içeri girdim. İşte bunu beklemiyordum. Görmek istediğim şey bu değildi. Yaşlar gözlerimi doldurunca görüşüm bulanıklaştı ama yine de onları görmemi engellemedi. Tanımadığım kız Zayn'in dudaklarından ayrılıp gülümseyerek bana baktı. Birkaç yaş yanaklarıma süzüldüğünde hızla onları sildim ve o an aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Boynumdaki kolyeyi çekip yere attım...
Zayn şaşkınlıkla bana bakıyor ama hiçbir şey yapmıyordu. Hızla arkamı dönüp koşmaya başladım."Alexis!" Arkamdan bağırsada onu duymazdan gelip koşmaya devam ettim.
***
"İlk defa bir erkek için böyle ağladığını görüyorum. Hâlbuki birçok kez terkedildin." Keskin bakışlarımı Lucy'e dikince oturduğu yere iyice sindi. Bir mendil daha alıp ağlamaya devam ettim.
Bunu bana nasıl yapmıştı? Heleki dün akşamdan sonra. Ben onu bu kadar severken..."Hadi ama kızım! Sana erkek mi yok, toparlan artık." Tam cevap verecekken kapı çaldı. Zayn mi gelmiştir ki? Ben bunu düşünürken Lucy kapıyı açmıştı. Gözlerimi kapıdan ayırmıyordum. Bir hareketlilik beklentisiyle mendilime sarıldım. Zayn içeri girince hemen ayağa kalktım.
"Alexis, lütfen bir kere dinle." Üzgün olduğu her halinden belli oluyordu. Ancak bir yandan da öfkeli gibiydi. Elmacık kemiği kızarmıştı. Birinden sıkı bir yumruk yemişe benziyordu. Konuşmaya devam edecekken ondan önce davrandım.
"Dinlenecek veya anlatılacak bir şey yok. Her şey ortada." Hızla kafasını salladı.
"Bak, hepsi birer oyun. Lida'yı ben çağırmadım. Kendisi birden-"
"Ve sen de benim buna inanmamı bekliyorsun, değil mi? Tamam saf olabilirim ama aptal değilim." Yanıma gelmeye çalışınca birkaç adım geriledim. Bu onun da durmasına sebep oldu.
"Alexis, yapma-"
"Git burdan." Şaşkınca bana bakarken yüksek sesle tekrarladım. "Git!" Bir süre daha bana baktıktan sonra arkasını dönüp hızla evden çıktı. Kapının çarpılma sesinden sonra yavaşça koltuğa oturdum. Yine gözlerim dolduğunda Lucy yanıma gelip kollarını etrafıma sardı.
"Her şey düzelecek..."
# Zayn
"Alexis!" Arkasından gitmek için hareket edeceğim sırada yanımdaki kız kolumdan tuttu.
"Boşver onu." Bana iyice yaklaşmaya çalışırken hızla kolumu çektim. Oradan çıkacakken aklıma gelen şeyle durdum. Kolyeyi atmıştı. Biraz etrafa bakındıktan sonra kolyeyi bulup yerden aldım. Ona ne olursa olsun bunu çıkarmamasını söylemiştim. O ise bir yanlış anlamada hemen çıkarıp atmıştı.
-10 dakika önce-
"Alexis diye biri sizi spor salonuna çağırdı." Alt sınıflardan olduğu belli bir çocuk aniden yanımıza gelince şaşırmıştım.
"Bak sen... okul köşelerinde gizli buluşmalar falan." Mike'a göz devirip ayağa kalktım.
"Gelirim birazdan." İkisi de sırıtmaya başladı. Çünkü ikisi de aynı şeyi düşünüyordu.
"Acele etme sen. Biz burda iyiyiz." John kaş göz hareketleri yapmaya başlayınca bu işin sonu olmadığını anladım. Daha fazla uzatmadan arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Hızlı sayılan adımlarla spor salonuna gelince etrafa baktım ama kimse yoktu.
"Birine mi baktın?" Sesin geldiği yöne bakınca bir kız gördüm. Benim yaşlarımda gibiydi. Cevap vermemenin daha iyi olabileceğini düşünüp etrafa biraz daha baktım. Bu sırada ne zaman geldi bilmiyorum ama kollarını boynuma sardı. "Ben varım olmaz mı?" Pekâlâ, işler pek iyi yönde gitmiyor. Onu kibarca kendimden uzaklaştırıp birkaç adım da kendim geriledim.
"Sevgilimle buluşacaktık." Anlaması için açıklama gereği duymuştum. Telefonu çalınca gülümsemeye devam ederek onu açtı. Konuşmuyordu, sadece dinliyordu. Bir süre sonra telefonu kapattı. Ben ne olduğunu anlayamadan dudaklarıma yapıştı. Ne yapamya çalışıyordu? Onu ittirip uzaklaşınca Alexis'in burada olduğunu fark ettim. Acı ve yaş dolu gözleriyle bana bakıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Öylece kalakalmıştım. Dışarıdan eminimki farklı görünüyordu...
# Jason
"Kız inandı, paramı ver." Lida denen kız ellerini beline koymuş beni bekliyordu. Yan koltuktan para dolu zarfı alıp camdan ona uzattım.
"İyi işti." Bana gülümseyip ilerlemeye başladı. Bu iş sandığımdan daha kolay olmuştu. Gerçekten bu kadar kolay inanması gülünçtü. Ben kendi kendime gülerken arabanın camına vurulmasıyla kafamı kaldırdım. Zayn Bey sinirle bana bakıyordu. Gülümsememi bozmadan arabadan indim.
"Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu." Yakalarımdan tutup sırtımı arabaya çarptı.
"Amacın ne?" Cevap verme gereği bile duymadım. Onun yerine çok istediğim bir şey yaptım. Ona güzel bir yumruk geçirdim. Başta ne olduğunu anlayamasada sonra yumruk atmak için elini kaldırdı.
"Annenin sana terbiye kurallarını iyi öğrettiğini sanıyordum Zayn. Küçüklerine yumruk atmak çok yanlış bir davranış." Sinirle elini indirince gülümsemem daha da büyüdü. Şu gülümsemek ne kadar güzel şeydi ya! Sinirle ilerlemeye başlayınca yaslandığım arabadan doğruldum. Ona göre kendine hakim olmanın tek yolu uzaklaşmaktı.
Şimdi elime düştün Zayn...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanfictionSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...