-20-

102 30 1
                                    

Bölüm şarkısı: HIHG4, IU- Not Spring, Love or Cherry Blossoms

"Geldiğin için teşekkür ederim." William bana bir gülümsemeyle karşılık verdi. Beni kıramamış ve gelmeyi kabûl etmişti.

"Sorun değil. Senin için her şeyi yaparım." Elini belime koyup beni içeriye yönlendirdi. Bayağı pahalı bir yere benziyordu. Biraz etrafa bakındıktan sonra onları gördüm. Cam kenarında bir yerde oturuyorlardı. Lucy'nin ağzı kulaklarındaydı. Gözünü hiç Jason'dan ayırmıyordu. William da onları görmüş olacak ki onların yanına doğru ilerlemeye başladı. Yanlarına vardığımızda ikisi de bizi inceledi. Lucy fazla aldırış etmemiş olsa da Jason'ın gülümsemesi solmuştu.

"Sevgilinle gelirsin sanıyordum." Bu yüzden mi suratını asmıştı? Sonra aklına bir şey gelmiş gibi gülmeye başladı. "Belkide böylesi daha iyidir." Hafifçe gülümsemeye çalıştım. Biraz garip davranıyor gibiydi.

"Aslında Zayn şuan meşgul." Ben durumu hafiften de olsa kurtarmaya çalışırken William bana şaşkınca bakıyordu.

"Ama sen dedin ki-" Bir kahkaha atıp onu susturdum. Hepsi bana garip bir şekilde bakarken sadece ben kahkaha attığım için asıl garip olanın ben olduğumu farkettim.

"Yemeğe mi geçsek?" Hepsi onaylayan sesler çıkarınca derin bir nefes aldım. Herhalde başka sorun çıkmazdı.

***

"İzninizle." Masadan çantamı alıp kalktım. Yemek iyi geçmişti. Jason gerçekten de eğlenceli ve sevimli biriydi. Masadaki birkaç garip halime bile gülümseyerek karşılık vermişti.

Tam lavaboların olduğu koridora gircekken ayağım takıldı. Yere düşeceğim diye bekliyordum ama belime dolanan kollarla bu durumdan kurtulmuştum.

"İyi misin?" Kahramanımın Jason olduğunu sesinden anlamıştım.

"Bir anda nereden çıktın?" Gülümseyip sorumu göz ardı etti.

"Zayn'le aranız kötü mü?" Bir anda konuyu değiştirmesiyle kalakalmıştım. Yerimde doğrulup kollarından ayrıldım.

"Neden kötü olsun ki?" Kötü değildir. Yani herhalde kötü değildir. Buraya geldiğimden haberi yoktu. Öğrenirse de o kadar kızmazdı bence.

"Ah, boşver." Kafasını sallayıp geri döndü. Birkaç saniye olduğum yerde dikildim. Kibarlıktan sormuştur düşüncesiyle omuz silkip yürümeye devam ettim. Lavaboya girince ilk iş olarak telefonuma baktım. Bir cevapsız arama vardı. Dudağımın kenarını ısırdım. Zayn beni aramıştı. Biraz tereddütten sonra onu aramaya karar verdim. Telefonu hemen açmıştı.

"Beni aramışsın." Ondan önce ben konuşmuştum. Cevap vermek için biraz bekledi.

"Neredesin?" Aynadaki yansımamdan anladığım kadarıyla gözlerimi olabildiğince açmıştım. Aniden böyle bur soru sorması içimde büyük bir savaş başlatmıştı.

"Evdeyim. Evet, kesinlikle evdeyim." Eğer doğruyu söylersem kızabileceğini düşünmüştüm. Sonuçta buraya haberi olmadan gelmiştim.

"Pekala, sadece sesini duymak istedim." Ben bir şey diyemeden telefonu kapatmıştı. İçim rahat etmemişti. Hızlı adımlarla geri döndüm. Diğerlerinin yanına varınca direk William'ın kolumu tuttum.

"Biz gitsek iyi olur." Kararsızlıkla yerinden kalktı. Jason gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Ne çok gülümsüyordu bu çocuk.

"Bir sorun mu var Alexis?" Lucy'e üzgün bakışlarımı gönderdim.

"Hayır, her şey yolunda. Siz keyfinize bakın." Daha fazla uzatmadan William'ı çıkışa doğru sürükledim.

"Bu akşam biraz garip misin yoksa bana mı öyle geldi?" Bana yetişmek için hızlandı.

"Birazcık."

***

Evin önüne gelince William'a döndüm.

"Çok teşekkür ederim." Bir şey demesine izin vermeden arabadan indim ve eve doğru yürümeye başladım. Birazdan arabadan gelen sesle onun da gittiğini anlamıştım. Anahtarımı bulmak için verdiğim uğraşın sonucunda zaferle kafamı kaldırdım. Ve olduğum yerde dondum.

Zayn, dirseklerinden yardım alarak ayağa kalktı. Bana doğru gelirken ben hâlâ bir tepki verememiştim.

"Tamam anlıyorum en iyi arkadaşın ve onu kıramadın. Sadece bir akşam yemeği ve fazla zarar çıkmaz. Ama neden bana yalan söyledin?" Haklıydı. Ve benim verecek tek cevabım yoktu. "Eğer bir şeyi yapmamanı söylüyorsam bir nedeni vardır." Ses tonu oldukça sakindi. Bundan cesaret alarak cevap verdim.

"Biliyorum yalan söylemem gerekirdi ancak neden bir akşam yemeğine bu kadar tepki verdin?" Derin bir nefes aldı. Sorumu görmezden geldi ve konuyu değiştirdi.

"İkimiz için bir şeyler ayarlamıştım. Yarın seni alıp bir yere götürecektim ama..." İçimde pişmanlık tohumları baş göstermeye başlamıştı. Özel bir şey olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

"Özür dilerim." Dudağımı büküp gözlerimi yere diktim. Evet, tam olarak duygu sömürüsü yapıyordum. Ona baktığımda kararsızlık yaşadığını gördüm. İçimden yapabildiğimce dua ediyordum.

"Bugünü yaşamamış gibi yapacağım." Sevinçle boynuna sarıldım. En azından beklediğim kadar kızmamıştı. Yine de kırgın olduğunu biliyordum. Ve belki de onu üzmüş olabilirdim. Bu konuyu fazla uzatmamış olmasına gerçekten çok sevinmiştim. Sıkkınca bir nefes verip saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.

-Vote atmanız 1 saniyenizi alır.

Wedding DressHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin