Bölüm şarkısı: Taeyang- Eyes, Nose, Lips
Zayn kibarlıkla kapımı açınca elbiseme dikkat ederek arabadan indim. Tekrar beni inceledi.
"Çok güzel olmuşsun." Utangaç bir şekilde gülümseyip koluna girdim.
Elbisem tamamen siyahtı ve boynumda altın renginde bir kolye vardı. Fazla abartılı olmaması için turuncu saçlarımı sadece bağlamıştım -Multimedia-.
Beraber kapıdan içeriye girdik. Bina kesinlikle muhteşemdi. Altın sarısı ve beyaz heryere hakimdi. Aralarda gümüş renkli eşyalar vardı.
"Burası harika." Zayn bana gülümsemekle yetindi. Birkaç çiftle beraber asansöre binip biraz bekledik. Sonunda balonun olduğu kata gelince beklemeden kapıdan içeriye girdik. Bizimkilerin olduğu masayı farkedip Zayn'i oraya yönlendirdim. O da görünce ilerlemeye başladı.
"Örnek çiftimiz de geldi." Zayn bize söylenen söze uyar bir şekilde sandalyemi çekti. Olabildiğince kibar olmaya çalışarak ona uydum.
***
"Sanırım birazdan Zayn, William'ın üzerine atlayacak." Lucy kulağıma doğru fısıldayınca olaya bir el atma kararı aldım. William bir süredir garip bir şekilde bana bakıyor, Zayn ise katil edasıyla William'a bakıyordu.
"Dans edelim mi biraz?" Zayn bakışlarını bana çevirip bir süre öküz edasıyla baktı. "Bakma öyle, bu teklifi senin sunman gerekiyordu." Yavaşça ayağa kalkıp elini uzattı. Gözleri hâlâ William'ın üzerinde olunca sert bir şekilde elini tuttum. Ne kadar takım elbisesini bozmaması için sargıyı çıkarsada eli hâlâ acıyordu. Canının yandığını belli etmemek için dudağını ısırdı.
"Çok kibarsın." İğneleyici ses tonumu umursamayıp beni diğer çiftlerin yanına ilerletti.
"Sen de çok şefkatlisin." Ne dediğini anlamak için bir süre yüzüne baktım. "Elim diyorum... hâlâ acıyor." Tamam belki vurmamalıydım ancak o da biraz kibar olsaydı. Dans etmeye başlayınca sessizce mırıldandım.
"Özür dilerim." Hafifçe gülünce başımı omzuna yasladım. İşte bu bana huzur veriyordu.
# William
-Birkaç yıl sonra-
Ceketimi düzeltip heyecandan terleyen ellerimi birbirine sürttüm. Orada oturuyordu. Lucy'ye bir şeyler anlatırken elleri havada anlamsızca hareket ediyordu. Derin bir nefes alıp masaya ilerledim.
Bugün ona evlenme teklifi edecektim. Hâlâ Zayn'le beraberlerdi. Ve hâlâ ona olan aşkımı bilmiyordu. Belki teklifimi kabul etmesi imkânsızdı ancak bilmesini istiyordum. Eğer bunu şimdi yapmazsam tüm hayatım boyunca pişman olacaktım.
Yanlarına vardığımda ikisi de bana döndü. Alexis sevinçle ağzını açınca ondan önce davrandım.
"Alexis soru sorma. Sadece benimle gel." Şaşkınca bana bakarken hızla elinden tutup kafenin koridoruna ilerlettim. Eğer biraz daha beklerse vazgeçebilirdim. Sonunda koridora gelince gözlerine baktım. Ne diyeceğimi bekliyordu. Etrafta kimsenin olmadığına emin olunca söze başladım.
"Sakın konuşma veya sözümü kesme. Sadece beni dinle." Dikkatle beni dinlemeye başladı. "Bunu çok düşündüm. Biliyorum senin için çok ani ve yersiz ancak ben-"
"Alexis?"
# Alexis
"Alexis?" Kafamı çevirince William'ın sözünü kesenin Zayn olduğunu gördüm.
"İzin verir misin, konuşuyoruz burada." William sinirle gözlerini kapattı.
"Aslında sen biraz beklesen iyi olur. Alexis'le konuşmamız lazım." Zayn inatla ona doğru bir adım attı. Anlaşılan bu iş uzayacaktı.
"William birazdan gelirim, bize biraz izin ver." Bir süre bana bakıp isteksizce yanımızdan ayrıldı. Zayn'e dönüp beklemeye başladım.
"Bunu nasıl yapsam bilemiyorum..." Derin bir nefes aldı. "Bunu çok düşündüm ve karar verdim. Sabahları bana kahvaltı yapmanı, film izlerken ellerinle mısır yedirmeni ve yorulunca omuzlarıma masaj yapmanı istiyorum." Kaşlarımı kaldırıp gülmemek ve yüz ifademi korumak için kendimi tuttum.
"Galiba konudan biraz uzaklaştın." Konuyu nereye getirmeye çalıştığını anlamıştım.
"En iyisi uzatmayalım." Cebinden bir kutu çıkarıp açtı. İçindeki yüzüğü görünce yerimde dik bir konum aldım. İşte geliyordu.
"Evet!" Şaşkınca bana baktı.
"Keşke önce sorasaydım." Yanlış yerde bağırmıştım. "Neyse o zaman..." Yüzüğü alınca direk elimi uzattım. Parmağımdan geçirince hayranlıkla iç geçirdim. Sonunda beklediğim anı yaşamıştım.
***
"Hadi çal." Evlilik haberini herkese duyurmuştum. Günün ardından William piyano çalması gerektiğini söyleyerek ayrılmıştı. Tabii ben de peşini bırakmamıştım.
Piyanoya dönüp derin bir nefes aldı ve çalmaya başladı.
-Mutlaka okuyun-
*Taeyang- Eyes, Nose, Lips (Türkçe)
Sakın üzgünüm deme!
Beni daha zavallı yapıyorsun.
O güzel kırmızı dudaklarınla,
Hemen beni öldürüp git.
Son kez bana bak ve...
Sanki hiçbir şey olamamış gibi gülümse.
Böylece seni özlediğimde,
Hatırlayabileyim.
Tüm yüzünü hafızama kazıyabileyim.Gitmene izin vermeyen bencilliğim...
Seni tutsak bir saplantıya çevirdi.
Bir aptal gibi neden...
Neden sinirleniyorum?Tıpkı yanmış bir alev gibi,
Yanmış ve aşınmış olan.
Çok acıtsa bile şimdi seni geçmişte bırakacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanfictionSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...