Bölüm şarkısı: Adele- Make You Feel My Love
"İyi olduğuna eminsin, değil mi?" Belkide yüzüncü kez gelen soruyla gözlerimi devirdim.
"Abartmayın önemli bir şey değildi." Sonunda bir gündür müşahade ettiğim odadan çıkınca gülümsedim. Hastahane beni her zaman bunaltırdı. Gözüm kenarda sessizce ilerleyen Zayn'e takıldı.
Dün yaptığı şeyden beri konuşmamıştık. Tamam, haklıydı. Ancak Jason'ı sandalyeye bağlaması normal değildi. Adam kaçırmaya bile girerdi bu yaptığı. Karıncayı incitemeyecek bir tipi vardı oysaki. Barışmış mıydık onu da bilmiyordum.
Ona bakmamla heyecanla yerinde kıpırdandı. Bu haline gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Hâlâ bir şey dememi bekliyordu. Ne diyecektim bilmiyordum ki. Hemen kolyeyi çekip atmıştım, onu bir kere dinlememiştim. Kabul ediyorum hatalıydım. Ama utanan kişi oydu.
Asansörü beklerken yukarıdaki tabelaya baktım. 'Asansör 8 kişiliktir.' Şansa bak beş kişiyiz. Sonradan yanımıza gelen üç kişilik bir grupla umutlanmaya başladım. Ve bingo! Asansörün içinde bir çift daha vardı.
"Galiba sığamayacağız. En iyisi siz önden gidin, biz sonra geliriz." Bir adım yana kayarak 'biz' kelimesiyle 'Zayn ve ben'i kastettiğimi gösterdim.
"En iyisi bayanlar önd-" Lucy'nin karnına dirsek atmasıyla susan Jack yüzünü buruşturdu. Dün olanları Lucy'ye anlattığım için her şeyden haberi vardı. Garip hallerinden de anladığım kadarıyla Zayn'e baya çektirmişti. Tam William bana bir şey diyecekken asansörün içinden bir kadın sesinin gelmesiyle susmak zorunda kaldı.
"Biraz acele eder misiniz?" Lucy ikisinin de kolundan tutup asansörün içine çekti. Bana anlayamadığım el-kol hareketleri yaptıktan sonra kapının kapanmasıyla derin bir nefes aldım. İlk cümleyi ondan beklemek biraz garip olabilirdi. O kadar sessizdi ki hâlâ yanımda durduğundan bile şüphe edebilirdim.
"Özür dilerim." Diyebileceğim tek şey buydu. Başka ne söyleyebilirdim ki?
"Sana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve yere attın." Haklıydı. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri inceledim. Bunu en son ne zaman yaptığımı hatırlamıyordum.
"Ben sanmıştım ki..."
"Ne sandıysan bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asla geri verme." Derin bir nefes alıp kısık sesle devam etti. "Çünkü bunu kaldıramam." Neden bu kolyeye bu kadar önem verdiğini bilmiyordum ama açıkcası merak ediyordum.
"Bu kolyenin önemli bir anlamı olmalı." Kafamı kaldırıp ona bakınca gözlerinin kapalı olduğunu gördüm.
"Anneme aitti. Onun bende durması bana acı veriyor ancak aynı zamanda benim için çok değerli." Gözlerini açıp gözlerimin içine baktı. "Daha önce kalbim böyle hızlı atmamıştı. Sevgilim olmuştu tabii ama sen çok daha farklısın. Sen benim kalbime direkt işliyorsun. Gözlerine baktığımda sadece aşkı hissediyorum. Saf aşk... Bu yüzden bu kolyenin sende durmasını istiyorum."
Daha fazla beklemeden boynuna sarılmamla kollarını belime doladı. Saçlarımın arasına bir öpcük kondurmasıyla gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim.
Söz veriyorum, seni bir daha üzmeyeceğim...
***
"Aç ağzını." Zayn'in bana yaklaştırdığı kaşıkla gülümsedim. Hastahaneden çıktığımdan beri yanımdan ayrılmıyordu.
"Kendim yiyebilirim. Önemli bir hastalık geçirmedim." Umursamayıp kaşığı tekrar çorbaya daldırdı.
"Yemek yiyip dinlenmelisin." Uzattığı kaşığı tekrar ağzıma aldığımda devam etti. "Ve Jason hakkında bana güvenmelisin." İyi değinmişti, ben de bunu merak ediyordum.
"Bana açıklamak ister misin?" Sesimi olduğunca masum çıkarmaya çalıştım.
"Hayır." Gülümsemesine rağmen biraz alınmıştım. Yüz ifademden bunu anlamış olacak ki devam etti. "Belki daha sonra ama şuan birine geçmişimi anlatmaya hazır değilim." Anlayışla kafamı sallayıp çorbayı içmeye devam ettim.
"William'la konuştunuz mu?" Gergince sorduğu soruyla bir süre düşündüm. Pek konuşamamıştık ancak bunu neden merak ettiğini anlamamıştım.
"Aslında..." Etrafı dolduran melodiyle sustum. Biraz etrafa baktıktan sonra sesin Zayn'in telefonundan geldiğini anladım.
"Hemen gelirim." Telefonu açıp koridora çıkınca merakla bir süre arkasından baktım. Ancak bir sonuç alamayacağımı anlayınca omuzlarımı düşürdüm.
Kısa bir süre zarfında sonra salona geri geldi. Morali bozulmuş gibiydi. Kendini yanıma atınca elini tuttum.
"Sorun ne?" Diğer eliyle yüzünü ovuşturdu.
"Jason aradı... normal sinir bozucu sözleri." Kafamı omzuma yaslayıp biraz olsun sakinleştmesini istedim. Hemen kollarını bana sarınca gülümsedim.
Tek bir sarılmamla sakinleşebiliyordu. Ama kulağımın hizasındaki kalbi için aynı şeyi söyleyemeyecektim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanfictionSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...