Sabah erkenden kalkmıştım. Benim için zor olmuştu ama başarmıştım. Zayn'i aramış ve bugün buluşacağımızı ona hatırlatmıştım. Bundan vazgeçmeyeceğimi anladığı için pes etmişti. Bisikletimle parka gelmiş biraz oyalanmıştım. Hala onun gelmesini bekliyordum. Sonunda onu görünce park kapısına bakmayı kesip bisikletime bindim ve onun yanına doğru sürmeye başladım. Sonunda karşı karşıya geldiğimizde durduk.
"Selam." Kafasıyla selamıma karşılık verdiğinde gülümsedim. Uykulu gibi görünüyordu. Korkarak aklımdaki soruyu sordum.
"Sen de mi uykucusun? Bu saati senin için uygun olur diye seçmiştim."
"Keşke kendin için uygun olan bir saat seçseydin." Harika! Boşu boşuna yatağımdan erkenden ayrılmıştım. Olumlu yönlere bakmaya çalışırsak böylesi daha sağlıklı. Sıcak güneş, renkli kuşlar...
"Neyse. Önemli olan sonuç. Hem bisikletle gezmek bu havada çok hoş olur." Heyecanla bitirdiğim cümlenin ardından karnımdan gelen gurultu gözlerimi kaçırmama neden olmuştu. İlk buluşmamızda uykucu ve obur olduğumu öğrenmesi kötü bir şeydi. İçimden Zayn'in duymamış olmasına dua ederken, o gülümseyip beni utandıracak o cümleyi kurdu.
"İstersen önce kahvaltı edelim."
***
Güzel bir kahvaltı etmiştik. Onun yanına fazla yabanileşmemeye özen göstermiştim. Ama pek fazla başarılı olduğum söylenemezdi. Konu yemek olunca kendimi tutamıyordum. Bisikletlerimizle yavaş bir şekilde gezerken bir yandan da sohbet ediyorduk.
"Her sabah spor mu yaparsın?" Evet dersem daha iyi bir imaj vermiş olurdum. Ancak ben direk itiraf etmiştim.
"Hayır. Ben genelde uyumayı tercih ederim."
"Bu garip." Niyeymiş? Uyumak daha güzeldi bir kere. İnsanlar sabahın köründe ne diye kalkıp spor yaparlardı ki?
"Neden garip buldun?" Keşke sormasaydım. Cevabının bu kadar açık olduğunu tahmin edememiştim.
"Yani sen.. biraz fazla yiyorsun. Ve fazla kilolu değilsin. Yiyipte kilo almayanlardan mısın?"
"Evet. Öyle diyebiliriz." Yalan. Aylarca Lucy'nin işkenceli diyetlerine ve sporlarına maruz kalmıştım. Tam konuyu değiştirmeye çalışacaktım ki, bisikletimin tekerleği bir taşa takıldı ve benim düşmeme neden oldu. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtığında Zayn hızla bisikletinden inip yanıma geldi.
"İyi misin?"
"Bacağım acıyor." Bacağımın üzeine düşen bisikleti kaldırıp kenara koydu. Bacağımı kendime doğru çektiğimde canımın yanmasıyla inledim. Zayn bacağıma dikkatlice baktı.
"Yara veya kanama yok."
"Ama acıyor." Sonunda dayanamayıp beni kucağına aldığında kollarımı boynuna doladım.
"Hastaneye gidiyoruz." İnkar etmeyecektim. Bu durumlarda gerçekten korkak oluyordum. Ya ayağıma bir şey olduysa. O sırada Zayn'e bakmaya başladım. Büyük ihtimalle beni durağa kadar taşıyacaktı. Yani onu incelemek için yeterince vaktim vardı. Yakından bakınca daha güzeldi. Yüzü pürüzsüzdü ve ela gözlerini çevreleyen uzun kirpikleri vardı. Yüzünün geri kalanını da inceleyecektim ancak gözlerim dudaklarına kayınca orada kalmışlardı. Pembe dudakları... Kafasını bana çevirdiğinde yürümeyi kesti. Kısa bir süre öylece durduk. Ardından yavaşça bana yaklaştı. Tam dudaklarımız birbiriyle buluşacakken teyzelerin ayıplamasıyla hızla geri çekildik.
"Ayıp ayıp! Burada küçük çocuklar da var."
"Utanmıyorlar! Şimdiki gençler hep böyle."
Utançla yüzümü Zayn'in boyuna sakladım. O ise gülüp yürümeye devam etti. Rezil olmuştuk!
***
"Bir şeyi yok. Sadece incinmiş."
"Teşekkürler." Bir şey olmaması beni mutlu etmişti. Halâ sapasağlamdım. Yavaşça yürüyerek doktorun odasından çıktığımızda Zayn'in eli hala belimde duruyordu. Koridorda ilerlerken durup ona döndüm.
"Ben teşekkür ederim. Yani benimle çok ilgilendin."
"Önemli değil. Bundan sonra daha dikkatli ol." Gülümseyip kafamı salladıktan sonra aklıma bisikletler geldi.
"Bisikletler parkta kaldı."
"Boşver. Sana yenisini alırım." Tekrar elini belime koyup beni yönlendirmeye devam etti. Yürürken sırıtıp yine zekâmı kullandım.
"Bu bir başka bisiklet turu sözü mü?" Kahkaha attıktan sonra cavap verdi.
"Kaykayı tercih ederim." Bu daha iyiydi. Yenilikleri severdim. Hem kaykaya da merakım vardı.
"Tamam o zaman. Bana bir kaykay günü borçlusun."
"Anlaştık." Düşmemin yakınlaşmamızı sağladığını farkedince gülümsedim. İlk geldiği günden beri ona merakım vardı. Merak zamanla yerini başka bir şeye bırakıyordu. Belkide hoşlantıya. Birlikte eğlenceli zamanlar geçirelim istiyordum. Bence onunla iyi anlaşacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanficSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...