"Jason'ı gördünüz değil mi? Çok iyiydi." Lucy hala bizi, Jason'ın mükemmel olduğuna ikna etmeye çalışıyordu. William derin bir nefes aldı.
"Nasıl smaç bastığımı görmedin mi? Hadi ama, biraz da beni övün." William isyan edince güldüm. Aradan üç gün geçmesine rağmen hala Jason'ı övüyorduk. Daha doğrusu Lucy övüyordu.
"Sen çok harikaydın." Tatmin olumşçasına gülümsedi. Tekrar Lucy'e dönüp iki gündür aklımda olan soruyu sordum.
"Siz sevgili misiniz?" Dudağını büküp koltukta aşağı kaydı.
"Şuanda değil." Anladığımı belirtmek amacıyla kafamı salladım. Sevgili olmaları garip olurdu zaten. Kısa sürede arkadaş olmaları bile bazen garibime gidiyordu.
"Alexis, bugün biraz durgun gibisin. Bir sorun mu var?" Zayn'le olan dünkü küçük anlaşmazlığımızdan dolayı biraz canım sıkkındı. Beni kırmıştı. Belkide bende de hata vardı. Onu sıktığımı bilmiyordum ancak çok fazla peşinde dolaşmış olmalıydım. Ama beni o şekilde üzmemeliydi. Bu düşünceli halimi ilk dile getiren Jack olmuştu. William ve Lucy'nin de dikkatle bana baktığını gördüm. Anlaşılan hepsi benden bir cevap bekliyordu.
"Önemsiz bir şey, boşverin." William hızla ayağa kalkınca hepimiz ona baktık.
"Pekala, elimizde canı sıkkın bir kız, sevgili isteyen bir sap ve... bir de Jack var." Jack, kollarını göğsünde kavuşturup dudaklarını birbirine bastırdı. Onun bu haline güldüm.
"Öyleyse yapacak tek bir şey var." Hepimiz, William'ın ne diyeceğini merakla beklemeye başladık. Bizi daha fazla meraklandırmadan sözüne devam etti.
"Yemek yapacağız." Bir süre kimseden bir tepki gelmedi. Daha farklı bir şey beklemiştim. Birden yemek yapmak diyince garipsedim. Nereden çıkmıştı şimdi? Baktı bizden cevap gelmiyor tekrar kendisi konuştu. "Ne var? Başka bir şey bulamadım. Hem tatlı olur diye düşündüm." Biz birbirimize bakarken William, tekrar yerine oturdu. Ne yapalım başka çare yoktu.
"Boş durmaktan iyidir."
***
Yemek kitabının sayfalarını biraz daha karıştırıp olasılıkları artırmaya çalıştım.
"Kurabiye yapabiliriz." Lucy'nin önerisiyle kafamı kaldırdım. Diğerleri hala ellerindeki kitaplara bakıyorlardı.
"Ben de bir kek tarifi buldum." Önündeki kitabı iki sayfa çevirip bahsettigim tarife geldim. William kafasını kaldırıp bize baktı.
"Birde pasta yapalım. Tam altın günü olsun." Arkama yaslanıp bıkkınca ona baktım. Başka seçenek olsaydı söyledik zaten.
"Yemek fikri senden çıktı." Tek kaşını kaldırınca ne diyeceğini merak ettiğimden ben de aynı şekilde karşılık verdim.
"Sanki fikri beğenmedin." Aslında haklıydı. Yemek yapmak işime gelmişti. Kollarımı göğsümde bağlayıp gözlerimi kaçırdım.
"Yemeyi seviyorum." Sessiz itirafımın ardından Jack güldüğünde ona döndüm. Beni işaret ederek gülmeye devam ediyordu.
"Aynı aşçılar gibisin. Yemeyi seviyor, lezzetli yemekler yapıyor ve sonunda kilo alıyorsun." Resmem bana kilolu demişti. Dehşet veren bakışlarımdan bunu komik bulmadığını anlamış olmalı ki sandalyede aşağı kaydı. Önümdeki yemek kitabını kapattım.
"Haydi, iş başına!"
***
"Yapamıyorsun!"
"Gayet de iyi yapıyorum!" Kurabiye işini Lucy ve Jack'e yükleyip William'la kek yapmaya koyulduk. Ancak bir türlü unu ayarlayamıyordu. Ya fazla yada az koyuyordu. Hızla elindeki bir avuç unu tezgaha atmasıyla unun bir kısmı yanağıma sıçradı. Sinirle ona bakmaya başladım. Yavru köpek bakışlarına aldırmadan elime bir avuç un alıp ona fırlattım. Aniden eğilmesiyle un Lucy'e denk geldi.
"O yaptı!" William'ı işaret ettim. William gözlerini kocaman açıp bana bakarken Lucy, ona un fırlattı. William öc almak istercesina eline un alıp Lucy'e fırlattı. Jack aniden bana un atınca ona karşılık verdim. Mutfakta bir un savaşı ortaya çıkınca, sonunda Lucy bağırdı.
"Yeter! Mutfak mahvoldu!" Hepimiz durunca mutfağı inceledim. Heryer un olmuştu. Buraları temizlemek zor olacaktı.
***
Yemekler olmuştu ve en zoru mutfak temizlenmişti. Yorgunluğun ardından yaptığımız kek ve kurabiyeleri yemek güzel olmuştu. Kendimi koltuğa atıp söylenmeye başladım.
"Yorgunluktan bittim. Yarın tüm gün boyunca uyuyacağım." William çarpıkça gülümseyip kaslarını gösterdi.
"Sen buna yorgunluk mu diyorsun? Ben bu kasları yapmak için ne kadar uğraştım bir bilsen..." Erkek olsaydım kas yapmazdım. Çünkü üşenirdim. Uyumak benim için daha iyiydi. Ancak William'ın kaslarını takdir ediyordum. Baya sıkı çalışmıştı. Bir keresinde onu izlemiştim. Onun yaptıklarını yapmak benim için bir işkence gibiydi. Zayıflamak için denemiştim. Kesinlikle önermiyorum.
"Saat geç oldu. Dostum, gitsek iyi olur." Jack ayağa kalkınca dudak büzdüm. Onlarla takılmayı seviyordum. Her gitmeleri gerektiğinde de üzülüyordum. İstemsizce ayağa kalkıp Lucy'le onları geçirmek için kapıya ilerledik. William'a sarıldığımda bana karşılık verdi.
"Güzel bir gündü. Tekrar buluşup farklı bir şeyler yapalım."
"Bu sefer sen seçme." Hepimiz güldüğümüzde William kaşlarını kaldırdı. Her zaman değişik şeyler bulmayı nasıl beceriyordu anlamıyorum
"Gayet iyi fikirlerim var benim bir kere." Bu trip atan haline gülüp Jack'e sarıldım. İyi geceler dileklerinin ardından birbirimizden ayrıldık. Onlar kapıdan çıkıp ilerlerken arkalarından biraz daha baktım. Bir süre sonra kapıyı kapatıp Lucy'le beraber tekrar salona girdik.
Harika bir gün daha bitmişti. William, Jack ve Lucy gibi arkadaşlarım olduğu için çok şanslıydım. Her zaman beni mutlu ediyorlardı. Onların sayesinde Zayn'le olan tartışmamızı bile unutmuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wedding Dress
FanficSana o kolyeyi çıkarmamanı söylemiştim. Sense onu çıkardın ve üstüne yere attın. Kafamı öne eğip yerdeki döşemeleri incelemeye başladım. Haklıydı. Ben sanmıştım ki... Ne sandığının bir önemi yok. Biz ayrılsak da, kötü bir şey olsa da o kolyeyi asl...