17

550 82 31
                                    

birbirlerine itiraf ettikleri bir takım şeylerin ardından 1 hafta geçmişti. ve sanırım... flörtleşiyorlardı. jeongin minik notlarla sırasına en sevdiği çikolatayı bırakıyordu ve açıkçası felix'le dalga geçtiği konuma kendisi geçmişti.

tabikide felix felixliğini yaparak hyunjin'le bulduğu her fırsatta dalga geçiyordu. tek kendine düşeni yapan felix değildi tabi. changbinde aynıydı. o korumacı kıskanç tavırları devam ediyordu ama biliyorlardı ki changbin onları korumaya çalışıyordu. seungmin ise, seungmindi işte. changbin'e olan sevgisini içinde yaşıyordu ve onu mutlu etmeye çalışıyordu. ancak hyunjin onun yavaş yavaş çaresiz kaldığının farkında gibiydi.

"selam papatya." diye arkasından yaklaşan çocukla dağılmıştı düşünceleri.

"papatya demekten bıkmayacak mısın?" diye sordu hyunjin göz devirerek. ne kadar göz devirsede hoşuna gidiyordu.

"hayır, asla." dedi jeongin. ardından hızlıca hyunjin'in minik at kuyruğunu bozup, tokasını cebine atmıştı.

"yang jeongin, yapma ama. toplamak için ne kadar uğraşıyorum haberin var mı?" diye sordu hyunjin dudak büzerek.

"yok sanırım. üstelik dudakların öyle büzülürse öperim seni." dedi jeongin öpücük atarak. hyunjin tekrar göz devirip yeni bir toka çıkardı cebinden. jeongin'in tokalarını çalma huyunu bildiğinden yanında yedek toka taşırdı. birkaç uğraşın ardından tekrar at kuyruğu yapmıştı saçını.

"boş musun bu akşam." diye sordu jeongin.

"ajandama bakmam lazım." dedi hyunjin yalancıktan bir kitaba bakıyor gibi yaparak.

"ee boş muymuşsun?"

"yang jeongin'e özel boşmuşum sanırım. napacağız." dedi hyunjin bir çocuğun merakıyla.

"iki kişilik pijama partisine ne dersin jinnie?" diye sordu jeongin. sesinden muziplik akıyordu.

"hmm, annem evde olmayacak. yani istediğimiz kadar dağıtabiliriz etrafı." dedi hyunjin başıyla onaylayarak.

jeongin hyunjin'in yanağına minik bir öpücük kondurdu. "beraber uyuyalım."

"uyuruz." dedi hyunjin. sırıtmasını engelleyemeyerek.

"pişt, yeni aşıklar. zil çaldı." diye bağıran nöbetçi öğrenciyle oflayıp sınıflarına gitmek zorunda kalmışlardı.

"siz nerden çıktınız ya?" diye söylendi jeongin etrafını saran 6 çocuğa bakarken.

"sürpiz yumurtadan."

"ebenininkinden."

seungmin ve changbin'in verdiği cevaplar o kadar zıttı ki birbirine.

"ya sen bizi sevmiyor musun jeongin?" dedi jisung jeongin'e arkadan sarılıp.

tamam hyunjin kıskanmıştı. minicik.

"sevmiyorum kardeşim. biz başbaşa kalmayı planlıyorduk." dedi jeongin sırtındaki sincabı ittirip. sincabın bir sonraki durağı minho'nun dizleri olurken yalandan somurtmuştu.

"terbiyesize bak. açık açık söylüyor hyunjin'i yatağa atacağını." dedi felix onaylamaz bakışlar atarken. chan arkasından gelip boynunu öpmeseydi öyle bakmaya devam ederdi sanırım.

hyunjin birbirleriyle atışan arkadaşlarına gülümsemekle yetinirken kulağına nefeslerini üfleyen çocuğa verdi dikkatini. "nasıl bu kadar güzel gülümseyebilirsin ki?"

daisy•hyunin•✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin