yılbaşı
"changbin, yardım et lan." diye bağırdı jisung çıktığı sandalyenin tepesinden. tavana asmaya çalıştığı süs yüzünden düşme tehlikesi geçiriyordu.
jeongin öylece oturup hazırlık yapan arkadaşlarını izliyordu. yanına gelip biri koluna dirsek vurana kadarda öyleydi. "pişt, aklın nerelerde senin aşık?" diye sormuştu felix. jeongin ona gülümseyip geriye yaslandı.
"hyunjin'de burda olsun isterdim."
"ee burda olacak zaten. farkında mısın bilmiyorum ama changbin zengin. eşşek kadar televizyon var ve telefonla ona bağlayabiliyoruz. koskocaman ekranda onu göreceğiz zaten." demişti felix. jeongin ona haklısın der gibi kafa salladı.
"manita, gel buraya. öpücük almam lazım." dedi chan. felix jeongin'in omzunu patpatlayıp koşarak chan'ın yanına gitmişti.
jeongin ise başı eğik yüzüğüyle oynuyordu. hyunjin'e bir hediye almıştı ama daha sonra verecekti.
"gelin hadi. hyunjin mesaj attı. hazırlarmış." dedi seungmin eliyle diğerlerini çağırarak.
ve evet, hyunjin tek olmayacaktı. yanında beomgyu'da olacaktı. yapacak daha iyi bir işi yoktu. tam bağlanacakları sırada zil çalmıştı.
"ben bakarım. hueka gelmiştir." dedi jeongin ayaklanarak. huening kai şu 2 ayda hiç olmadığı kadar yanında olmuştu.
huening kai'nin de gelmesiyle 8 kişilik kadro tamamlanmıştı. seungmin hyunjinleri bağlamaya çalışırken jeongin kendilerinin görüneceği kameranın tam önünde duruyordu. birkaç dakika ekranda gördüğü bağlanıyor yazısından sonra siyah saçlı bedeni görmüştü hyunjin. yanında saçlarını gri yapmış beomgyu vardı.
"hyunjinn!" diye bir çığlık attı felix arkadan. hyunjin heyecanla el salladı. "selamm."
"oha, çok özlemişim seni." dedi jisung. diğerleri de onunla aynı şeyleri söylerken ekranın öbür ucundaki hyunjin'le göz göze gelmişti jeongin. göz kırptı.
"flört etmek yasak ulan. sapım ben burda." diye çıkışan kai'yle herkes kahkaha atmıştı. beomgyu ise donmuş gibi huening kai'ye bakıyordu. hyunjin'in kulağına eğilip bir şeyler söylemiş ardından gülümsemişti.
jeongin'de kulağına eğilen kai'yi hissetmişti. "bu afeti bana ayarlaman yok mu?"
jeongin onun koluna vurarak güldü.
"tamam o zaman şimdi napıyoruz?" diye sordu minho jisung'u kucağına çekip.
"o ses kore." dedi changbin. "tamam bakmayın kötü kötü. demedim bir şey."
"benim bir fikrim var." demişti chan. "herkes bu yıl minnettar olduğu şeyleri ve pişmanlıklarını söyleyebilir."
"kimin sevgilisi be. çok zekisin aşkım benim."
"tamam o zaman ben başlıyorum." dedi changbin. "minnettar olduğum şey seungmin. hep yanımda oldu arkadaşkende sevgiliykende. pişman olduğum şeyse onu bu kadar geç görmem sanırım." seungmin changbin'in boynuna sarılmıştı bunun ardından.
"ben söyleyebilirim sanırım." demişti jisung. "minnettar olduğum konu kesinlikle sizsiniz. ve pişman olduğum şey anksiyetemin benliğimin önüne geçmesine izin vermem."
chan konuştu bu sefer. "minnettar olduğum şey cesur olabilmem. ve bir pişmanlığım yok sanırım."
felix "hyunjin'e minnettarım. hep yanımda olduğu için. tek pişmanlığım ise chan'ı sürekli reddetmek." dedi.