14

498 92 20
                                    

jeongin kafasını yastığa gömmüş kendi kendine midesindeki kelebeklerle ilgileniyordu. hyunjin'le iki gün geçirmişti. koskoca iki gün. kucağında minicik kalan bedenle iki gün geçirmişti.

ve kokusu... vanilya,kahve ve çikolata. o kadar güzeldi ki. her şeyi yapabilirdi hyunjin'le çıkmak için. kendini sevmesini o kadar istiyordu ki. fake hesabı veya gerçek jeongini.

ama düşünüyordu da. öğrenince ikisininde aynı kişi olduğunu kızar mıydı? veya kalır mıydı ondan uzak?

kafasında onlarca sorunun arasında tek güneşli gözüken yer hyunjindi. hyunjin, 1.5 yıl önce görür görmez vurulmuştu. bir papatyaya konan arıya gülerken görmüştü. yüzündeki gülüş, hissettiği enerji... kendini hyunjin'e aşık bulmuştu bir anda.

her şeyi yapmıştı hyunjin'in onu görmesi için. onun için onun yaptığı her şeyi yapmıştı. o resim çizdiğinde jeonginde yapmaya çalışmıştı. o gitar çaldığında kendiside çalmıştı.

en son çareyide içini dökebileceği bir hesap açmakta bulmuştu. ilk twitter sonra instagram açmıştı. instagramdan onu farkettiği zaman çığlık atmıştı. sıfır şaka gerçek anlamda çığlık atmıştı.

ha birde annesi. hyunjin tam annesinin istediği kişiydi. nazik, kibar, tatlı, saygılı ve prens gibiydi hyunjin. onu sevmesinin nedeni tabikide annesi değildi. ama annesi onu sevdiği için mutlu hissediyordu.

tam o sırada çalan telefonuyla düşünmeyi bırakıp ekrana baktı. gördüğü daisy yazısıyla minik bir çığlık atıp açtı telefonu.

"jeongin, ne yapıyorsun?"

"öyle oturuyordum. sen napıyorsun?"

"aynı bende. şey diyecektim, yarın ödülümüzü kullanalım mı?"

"aa evet ödül. olur sen nasıl istersen."

"han nehrinde piknik yapalım mı? uzun zamandır gitmiyordum."

"olur hyunjin. ben hazırlarım bir şeyler."

"hayır ben halledeceğim her şeyi. yani annem ama neyse. senden sadece bir şişe kırmızı şarap getirmeni isteyebilir miyim?"

ne yani jeongin şimdi han nehrinde hyunjin'le beraber kırmızı şarap mı içecekti.

"olur getiririm."

"harikasın sen. kapatmam lazım. seni seviyorumm."

"s-seni seviyorum."

"ağzımdan kaçtı üzgünüm. görüşürüz jeongin."

duyduğu bip biplerle hala hyunjin'in dediği cümleyi düşünüyordu kafasında. seni seviyorum. beni seviyor.

"off niye öyle dediysem." dedi hyunjin yastığına bir yumruk atarken. salak mısın hyunjin neden seni seviyorum diyorsun çocuğa diye kızıyordu kendine.

aslında düşünceleri arasında jeongin ve j'nin aynı kişi olabileceği yatıyordu.

bir kere jeongin ve j yani. ikisininde baş harfleri aynıydı. ama tabiki bu en küçük ihtimaldi. twitterdaki profil fotoğrafı. her ne kadar resim eski ve blurlu olsada jeongin'in gözleri gibi o da normalden daha küçüktü. sonrasında jeongin ona sarıldıktan sonra vanilya koktuğunu söylemesi. jeongin'in papatya gibi kokuyor olması.

bunlardan dolayı ikisinin aynı kişi olduğunu düşünüyordu. ve bu onu sevindiriyordu açıkçası. jeongin'in kendisiyle ilgilenmesini hoş buluyordu. onun kusurlarını geriye atıp onunla bir bebek gibi ilgilenmesi çok nazikçe geliyordu. birde j, çok güzel seviyordu. aynı kişi olmalarını her şeyden çok istiyordu.








geçen bölüm cok havada kalmis alin size bir bolum daha

disciye geldim imdat

sarılın yavrum sarılın

billie eilish-happier than ever

daisy•hyunin•✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin