"hyunjin, yastıklar 2. odada." diye seslendi jeongin mutfaktan. 2 günlük tatilleri için jeongin'in babaannesinin evine gelmişlerdi. geldiklerinde biraz uyumuş akşam olunca da film izlemeye karar vermişlerdi. jeongin mısır patlatırken hyunjin salonu ayarlıyordu.
"aşkımm, bulamadım." dedi hyunjin. jeongin yanına gelene kadar beklemişti. jeongin yanına gelince ilk onu öpmüş sonrada hyunjin'in arkasındaki dolabı açmıştı. "bak burada."
"nasıl bulamadım ya." dedi hyunjin. jeongin ise yastıkları onun kucağına yerleştirip salona sürdü hyunjin'i.
"sen burda otur bebeğim. ben mısır patlatıp geliyorum." dedi jeongin. hyunjin kafasını sallayıp yastıkları yerleştirdi. televizyonun önündeki dvdlere baktı.
birkaç dakika sonrada jeongin elinde büyük bir kaseyle gelmişti. "harry potter izleyelim."
"olur." dedi hyunjin omuz silkerek. jeongin dvdyi ayarlayıp hyunjin'i kucağına aldı. "bak böyle bebeğim gibisin." dedi jeongin hyunjin'in kıkırdamasını sağlayarak.
"hmm öyleyim sanırım."
jeongin oturup kucağına hyunjin'i çekti. ardından filmi başlattı.
hyunjin mutlu hissediyordu. sırtını yasladığı çok sevdiği bir sevgilisi vardı, 1 yıl içinde dans edebileceğini düşündükçe çığlık atmak istiyordu. hafifçe gülümseyip filme odaklandı.
jeongin ise daha farklı hissediyordu. biraz üzgün birazda mutlu. çok göstermese de hyunjin gideceği için çok mutsuzdu. onu uzaktan görmek tabikide yetmeyecekti. onu öpemeyecekti. sapsarı saçlarını koklayamayacaktı. filme odaklanmış sevgilisine gülümseyip saçlarını okşadı. şampuanının kokusu burnuna dolarken gülümsedi.
2 saatlik filmin tamamını hyunjin'i izlemekle geçirmişti ve hiç pişman hissetmiyordu.
▪
tezgaha yaslanmış süt ısıtan sevgilisini izlerken gülümsüyordu hyunjin. herkesin yaşamak istediği bir andı ona göre. sevgilin senin rahatça uyuman için süt ısıtıyor.
mutfak yavaş yavaş taze süt kokarken hyunjin burnuna dolan kokuyla derin bir nefes aldı. gecenin 2siydi. hyunjin kabus görüp uyanmış geri uyuyamamıştı. jeongin'de onun için süt ısıtmaya karar vermişti.
"benim sevgilim sütünü içip rahat rahat uyuyacak değil mi?" dedi jeongin uykulu sesiyle. hyunjin kafasını salladı. jeongin'in yanında uysal bir kediye dönüştüğünü kabul ediyordu.
"sütünüz hazır hyunjin bey." deyip önüne bir kupa süt ittirdi sevgilisi. hyunjin birkaç dakika soğumasını bekleyip ardından yavaş yavaş içti.
"borcum nedir?" dedi hyunjin jeongin'in minik oyununu devam ettirip.
"süt tadı olan dudaklarınızdan bir öpücük. ne dersiniz?"
"bayıldım bu fikre derim." dedi hyunjin. jeongin'i ensesinden tutup kendine çekmişti. ardından dudaklarını birleştirmişti. jeongin hyunjin'in belini okşayıp hyunjin'in kalın üst dudağını emiyordu. hyunjin ise jeongin'in ensesindeki saçları okşuyordu. ıslak bir sesle birbirlerinden ayrıldıklarında hyunjin çoktan mayışmış hissediyordu.
birkaç saniye içinde jeongin onu odalarına götürmüştü. kucağına alıp yatağa yatırmış kendiside yanına uzanmıştı.
yüzleri birbirine dönükken hyunjin'in benine bir öpücük kondurdu. ardından burnunun ucuna, gözlerine, dudağının kenarına... minik minik öpücükler kondurmuştu.
"iyi geceler hyunjin."
okula hidiyom
mingimm
pentagon-daisy(acoustic version)