"anne, bugün seninle vakit geçirelim mi?" diye sordu hyunjin kahvaltı hazırlayan annesine.
"olur oğlum. geçirelim. sevgili yaptın unuttun beni." dedi annesi gülerken.
"ben seni hiç unutur muyum minji'm." dedi hyunjin annesine öpücük gönderirken.
"nerden çıktı bu vakit geçirme işi?"
"gitmeme 2 gün kaldı. jeongin'le vakit geçirdim, bizimkilerlede geçirdim, sen kaldın bir tek." dedi hyunjin.
"oğlum benden uzaklara gidiyor. tamam buna alışabilirsin minji." dedi annesi kendi kendini sakinleştirirken.
annesi çırptığı krep hamurunu bırakıp oğluna sarıldı. saçlarına bir öpücük bıraktı.
"minji sultan, hayırdır ağlıyor musun yoksa?" dedi hyunjin annesine sataşırken.
"dalga geçiyor benimle birde. eşşek sıpası." dedi annesi.
"tamam tamam ağlama. yemeğimizi yiyelim. sonra gezdir beni eskideki gibi." dedi hyunjin. 3 günde yeterince ağlamıştı.
▪
"ilk kafeye gitmemiz lazım. onlara haber vereyim. sonra nereye istiyorsan oraya gideriz." dedi annesi çantasını takarken.
"bak bakayım bana. sen ne güzel olmuşsun." dedi hyunjin annesinin kendi etrafında dönmesini sağlarken. "ben yokken bana baba bulmaya kalkışma minji hanım."
"bulsam baba bulurum sanki deli." dedi annesi yanaklarını sıkarken.
"ne demekti o?" dedi hyunjin tek kaşını kaldırırken.
"ne anladıysan o." dedi bayan hwang evin kapısını kitlerken.
▪
"hoşgeldiniz bayan hwang. hoşgeldin hyunjin."
kapıdan girer girmez kendilerine selam veren yeonjun'a gülümsedi hyunjin. annesi kafesinde genelde öğrencileri çalıştırırdı.
"hoşbulduk yeonjun. diğerleri gelmedi mi?" diye sordu annesi.
"minnie, juyeon ve yeosang geldi. arkadalardı." dedi yeonjun.
"eh, iyi o zaman. ben bugün biraz hyunjin'le takılacağım. sorun çıkarsa araman yeterli." dedi annesi.
"hallederiz biz. siz eğlenmenize bakın."
annesiyle kafeden çıkarken gülümsedi hyunjin. "yeonjun hyung değişmiş baya."
"aynen öyle. serseri çocuktan eser kalmadı resmen." dedi annesi.
bir süre kafedekiler hakkında dedikodu yaptıktan sonra varmışlardı gelecekleri yere. hyunjin annesiyle uzun zamandır alışveriş yapmamıştı.
"ne almak istiyorsan onu al." dedi annesi omuz silkerken.
"buraya benim için değil senin için geldik. kendinle hiç ilgilenmiyorsun anneciğim." dedi hyunjin. annesinin gözlerinin parladığını ama yüzünün düştüğünü izledi yavaş yavaş.
"öyle düşünme tamam mı bebeğim?" dedi bayan hwang oğlunun saçlarını okşarken.
hyunjin annesine gülümserken onun için birkaç tane kıyafet bulmuştu bile.
▪
"evim gibisi yok. çok yoruldum." dedi annesi kendini koltuğa atarken. hyunjin ona gülümsemiş poşetleri salona koymuştu.
"güzel şeyler aldık bak işte." dedi hyunjin.
"evet iyi oldu. uzun süredir takılamıyorduk seninle."
"anne sana bir şey soracağım aslında." dedi hyunjin.
"sor bakalım."
"babam hakkında. neden gitti?" diye sordu hyunjin bir çırpıda.
"ah, bundan sana hiç bahsetmedim değil mi? babanla lisede tanıştığımızda bir arkadaşımız vardı. şu lise fotoğrafında gördüğün kız."
bahsettiği kişinin kim olduğunu biliyordu hyunjin. jeongin'in annesi.
"biz çok yakın arkadaştık yujin ile. ben babanla tanışınca aramız açıldı. babanı hiç sevmezdi o. yıllar geçti. babanla ben evlendim. ama evliliğimiz pek iyi bir evlilik değildi. sen doğduktan 1 yıl sonra babanın beni aldattığına şahit oldum. ardından öğrendim ki yujin beni seviyormuş. babana lisedeyken beni sevdiğinden bahsetmiş babanda ona hırsından takılmaya başlamış benimle. bunları öğrenince boşandık. şimdi nerde haberim yok. evlendiğini duydum. bir kızı varmış sanırım." dedi annesi. hyunjin o hiç farkettirmese de üzüldüğünün farkındaydı.
"peki babam hiç merak etmedi mi beni?" diye sordu hyunjin. annesiyle hiçbir sorunu yoktu ama baba sevgisini merak ederdi.
"bir kere kazadan sonra aradı. daha sonrada para göndermek istediğini söyledi ama ben kabul etmedim." dedi annesi.
"anne, sen çok güçlü bir kadınsın. iyiki annemsin."
anne-oğul bölümü duygusallık ühü
içim acıyor resmen
conan gray-heather