"evet efendim. annem kafe işletiyor." dedi hyunjin karşısındaki kadına. açıkçası birazcık gergindi. tamam birazcık değil çokça gergindi. jeongin seni annemle tanıştırmak istiyorum dediğinde kalbi duracak gibi hissetmişti. düşündüğünün aksine karşısındaki kadın tam bir hanımefendiydi. gördüğü en nazik insandı. tanrı ona kusur olarak bipoları versede bu güzelliğini engellememişti.
"annesi çok iyi bir kadın." dedi jeongin.
"ah, tabikide iyidir. senin gibi bir çocuk yetiştirmiş." dedi bayan yang. "jeongin anlattı. gidiyormuşsun 1 aya kadar."
"evet gitmek zorundayım. tedavi olmak için gidiyorum." dedi hyunjin gülümseyerek.
"ne zaman bir isteğin olursa veya sadece konuşmak istersen araman yeterli hyunjin."
açıkçası hyunjin'in karşısındaki kadına bakarken tek düşündüğü şey hayranlıktı. kendi annesi gibi onunda bir eşi yoktu. babasından kendine kalan bir miras ve büyük oğlunun çalıştığı, kendininde başında olduğu bir şirketi vardı. hyunjin jeongin'in abisi olduğunu duyduğunda şaşırmıştı birazcık.
"annenin adı neydi?" diye sordu bayan yang yüzükleriyle oynarken.
"hwang minji." dedi hyunjin.
"hadi canım. annenle aynı okulda okuma olasılığımız yüzde kaç." dedi bayan yang şaşkınlıkla. "jeongin, çekmeceden lise yıllığımı getirebilir misin?"
jeongin hızlıca kalkıp çekmeceden eski gözüken kahverengi kapaklı bir defter çıkardı. annesi sayfalarda dolaşırken toplu bir fotoğrafın olduğu sayfada durdu.
"bu kadın annen mi?" diye sordu parmağını bir kadının üstünde tutarken. ve evet annesiydi. aynı resmi görmüştü daha önceden.
"ah, evet. annemde göstermişti bu resmi." dedi hyunjin.
"annen minji ile çok yakındık biz lisede. annene söyleme ama ben ondan hoşlanırdım." dedi bayan yang kahkaha atarak.
"anne, hiç anlatmadın bana." dedi jeongin sitemle. hyunjin ise şaşırmıştı.
"babanla annen tanışınca aramız bozuldu. babandan hiç hazzetmezdim." dedi yüzünü buruştururken.
"annem sizi görse eminim mutlu olurdu." dedi hyunjin.
"minjiyle görüşmememiz daha iyi sanırım. beni sevmiyor gibi hissediyorum."
"anneciğim içtin mi sen ilaçlarını." dedi jeongin annesinin sırtını okşayıp.
"hayır daha içmedim. verde içeyim." demişti annesi bıkkınlıkla avucunu açarken. jeongin'in eline döktüğü bir avuç hapa göz devirmiş ağzına atmıştı.
hyunjin onun için üzülmüştü. ama acımıyordu. başkasının sana acımasının nasıl bir şey olduğunu bildiği için acımazdı kimseye.
"anne, biz çıkacağız şimdi. takım elbise bakmaya gideceğiz mezuniyet için." dedi jeongin oturduğu yerden kalkıp üstünü düzeltirken.
"tamam tamam. siz eğlenmeye bakın. hyunjin lütfen tekrar gel." dedi kadın gülümserken. hyunjin saygıyla eğildi. "gelirim efendim. müsait olduğunuz bir gün bizim eve de gelin. annem sizi ağırlamaktan mutluluk duyacaktır."
"bende anneni görmekten mutluluk duyacağım."
▪
"bu güzel jeongin hadi bunu alalım." dedi hyunjin üstündeki takımı göstererek. denedikleri 10. takımdı ve jeongin asla beğenmiyordu.
"ya hayır hyunjin. uyumlu olmamız lazım." dedi jeongin omuz silkip.
"sevgilim şöyle yapsak. aynı takımı alalım. senin kravatınla benim mendilim aynı renk olsun, benim kravatımlada senin mendilin." bunu kabul ettirmekten başka çaresi yoktu. 11. takımı denemeye hiç gönlü yoktu çünkü.
"hmm, öyle yapalım o zaman." dedi jeongin kabul ederek. hyunjin içinden sevinç nidaları atarken dışından sadece gülümsüyordu.
"bu arada çok yakışıklı oldun yang jeongin. herkes sana bakacak." dedi hyunjin jeongin'i izlerken. takım elbisenin bu kadar çok yakıştığı tek insan falandı.
"bense sadece sana bakıyor olacağım."
▪
"çok mu acıkmış benim bebeğim." dedi jeongin karşısındaki çocuğu izlerken. ağzının her yeri mayonez olmuştu.
"2 saattir geziyoruz jeongin. tabikide acıktım." dedi hyunjin ağzındaki yemekle.
"ağzın doluyken konuşma hwang hyunjin." dedi jeongin burnunu sıkarak.
"ya jeongin, yapma şunu."
"ısırmadığıma dua et sen. şu tatlılığını görüyor musun sen." dedi jeongin. eline bir peçete almış hyunjin'in ağzını siliyordu.
"ısırmadığıma dua et diyorsun da sen hep ısırıyorsun beni." dedi hyunjin. dudakları büzülmüştü.
"hmm ne zaman ısırmışım seni."
"geçen gün uyurken ısırdın." dedi hyunjin.
"uyanık mıydın sen?" diye sordu jeongin.
"tabii uyanıktım. ama numara yapıyordum." dedi kıkırdayarak.
jeongin ise gülümseyerek hyunjin'i izliyordu. "off hyunjin. büyülüyorsun sen beni."
"aptal aşık oldun iyice yang jeongin. artık eve gidelimde öp beni rahat rahat." dedi hyunjin. korede bir avmnin ortasında öpüşecek kadar kafayı yememişlerdi henüz.
henüz dedim arkadaşlar her an korede bir avmnim ortasında öpüşebilirler
40 gibi final yapicam ama siz cok guvenmeyin bana
okula gidicem 😭😭
askimmmm
stray kids-levanter