sabah gözlerini açtığında gördüğü ilk beden hyunjin olurken gülümsedi jeongin. böyle uyanmak en sevdiği yöntemdi. yüzünün dibindeki yastığa baskı yaptığı için büzülü pembe dudaklar, gözünün altına düşmüş kahverengi bir kirpik... cennete uyanmış gibi hissettiriyordu. hyunjin'in uyanmayacağını bildiği için dudaklarını öptü. minik öpücükler kondurdu pembe dudaklara. her gideceği aklına geldiğinde hyunjin'i öpüyordu, sarılıyordu, kokusunu aklına kazıyordu.
"sevgilim." dedi dibindeki beden gözlerini aralayarak.
"uyandın mı sevgilim?" dedi jeongin tekrar öperken. hyunjin anlamsız kedi sesine benzer sesler çıkarıp jeongin'e sarıldı. "kedi gibi sesler çıkarma hyunjin. tatlılıdığından ölmek istemiyorum."
"innie~~ saat kaç?" dedi hyunjin uykulu sesiyle aegyo yaparak. jeongin minik bir çığlık atıp hyunjin'in yanaklarını ısırdı.
"senin her yerini ısıracağım. tatlı kedi." dedi jeongin. ardından telefonundan saate bakmıştı. ana ekranından ona göz kırpan hyunjinle minik çaplı bir kalp krizi geçirsede kendini toparladı. "saat 11 olmuş hyunjin bey. uyanda kahvaltı yapalım."
"ne yiyeceğiz?" diye sordu hyunjin. uykusu yoktu sadece jeongin'e nazlanmayı seviyordu.
"senin minik göbüşünü doyurmak için mantarlı omlet yapmayı teklif ediyorum." dedi jeongin. hyunjin ona ters bir bakış atıp karnını ovaladı.
"benim göbüşüm yok. hatta kasım var." dedi hyunjin.
"haydaa, ben göbüşün var mı dedim? hem göremedim ben o kasları." dedi jeongin hyunjin'i öpüp.
tabikide bir anda tişörtünü kaldırıp karnını göstermesini beklemiyordu. gördüğü bembeyaz tenle yutkunurken hyunjin'in bahsettiği karın kası gözleri önüne serilmişti.
"tamam çok bakma." dedi hyunjin utanıp karnını kapatırken. yanakları hafiften kızarmıştı.
"senin utanmanı yerim. kalk hadi bebeğim." dedi jeongin.
▪
"çüş jeongin. nasıl bu kadar iyi yemek yapabilirsin." dedi hyunjin omletten bir çatal daha alıp.
"eh, öğrendim bir şeyler bende." dedi jeongin omuz silkip.
"sen evlenince aç bırakmazsın beni." dedi hyunjin. ağzından bir anda fırlamıştı.
jeongin 32 diş sırıtarak cevapladı hyunjin'i. "evlenince aç kalmazsın sevgilim. eşin doyurur karnını."
"off jeongin. cidden bir gün ani sözlerin yüzünden kalpten gideceğim." eşim sözcüğüne yükselmişti birazcık. biraz değil bayacık.
"ben bir şey demedim aşkım. sen dedin evlenince diye."
"evleniriz değil mi jeongin?" diye sordu hyunjin çocuksu bir heyecanla.
"ingilterede benden daha yakışıklı bir ingiliz bulup beni terk etmezsen evet evleniriz sevgilim." dedi jeongin. hyunjin'le uğraşmak hoşuna gidiyordu.
"senden daha yakışıklıları var mıymış? hiç göremiyorum da ben." dedi hyunjin gözlerini kapatıp.
"ben bilmem hyunjin bey. orda sana yürüyen olur şey yapan olur. ben kıskanç bir insanım." dedi jeongin sahte bir sinirle.
"yang çok kıskanç jeongin bey. merak etmeyin kimse yürümez bana. hem ben kahverengi saçlı bir tilkiden başka kimseyi görmüyorum etrafımda." dedi hyunjin jeongin'e reçelli ekmek hazırlarken.
"o kahverengi tilki çok seviyormuş ismi hyunjin olan bir sarışını." dedi jeongin. sevgilisinin ellerinden yediği ekmeğin ardından sırıttı.
"hmm, öyle miymiş?"
"hemde deli divane aşıkmış."
cus cok tatli bunlar
LO$ER LO♡ER SOTY
arkada i'm a lover, i'm lover çalıyo bu kısımdaTxt-Lo$er,Lo♡er