29

355 61 17
                                    

1,5 ay sonra

"hyunjin." demişti ekranda gördüğü sarışınla. her gün görmeye alışık olduğu hastane odasına gülümsemişti.

"sevgilim." dedi hyunjin. telefonun öbür ucunda olsada güzel görünen sevgilisine bir öpücük gönderdi.

"sınav açıklandı. istediğim yer gelmiş." dedi mutlulukla.

"yapacağını biliyordum sevgilim." demişti hyunjin. kendisi 1 yıl geç gidecekti okula belki ama bu onun için sorun değildi.

"sevgilin anaokulu öğretmeni olmak için ilk adımını attı." demişti jeongin.

"çocuklarımı sizin çalıştığınız yere yazdıracağıma emin olabilirsiniz."

"hey, onlar benimde çocuklarım." demişti jeongin yalandan dudak büzerek. "ee nasıl gidiyor?"

"güzel gidiyor. sanırım yani. bana öyle diyorlar." dedi hyunjin. 1,5 ayda yürüyemesede çok azıcık parmaklarını oynatmaya başlamıştı.

"arkadaş edindin mi hiç? felix özellikle sormamı istedi." felix ve kıskançlıkları.

"bir tane arkadaşım var sadece. beomgyu. doktorumun oğlu. o da koreden." demişti hyunjin.

"eminim daha fazla arkadaşın olur bebeğim. varmı sana yürüyen birileri?"

"merak etme aşkım. herkese belalı bir sevgilim olduğunu söylüyorum. beni çok konuştuk. orası nasıl?" diye sordu hyunjin. arkadaşları ve ailesinden arada bir haber alsada jeongin daha eğlenceli anlatıyordu.

"inanmayacaksın ama annem ve annen her yere beraber gidiyorlar. liseye dönmüş gibiler. komşuların dedikodularını falan yapıyorlar beraber." dedi jeongin kahkaha atarken.

"aman üvey kardeş olmayalım da." dedi hyunjin. bayan yang'ın hala annesini sevdiğini düşünüyordu.

"evlenmezler bu yaştan sonra. en fazla sevgili olurlar yani. evlenmezler değil mi?"

"annem evlilik işlerine karşı biraz." dedi hyunjin ensesini kaşırken.

"ha birde şey oldu geçen gün. minho'nun kedileri jisung'u darp etti. yani sadece dori yaptı. jisung dava açacağım mamalarına kadar alacağım diyordu en son."

"o çocuk cidden deli." demişti hyunjin kıkırdayken. "azıcık kendinden bahset."

"bende bir şey yok. aynıyım hala. tatile falan gitmedim. annem ve chan ısrar ediyor ama ilk tatilimi seninle yapmak istiyorum." demişti jeongin.

"güzel sevgilim benim." dedi hyunjin. ekranın öteki ucunda olup minik minik öpmek istiyordu jeongin'i.

"annem zorla yemek kursuna gönderdi. başarılısın azıcık daha geliş diyor."

"iyi olmuş iyi. çocuklarımız aç kalmaz." demişti hyunjin.

"ben hiç bebeklerimi aç bırakır mıyım?"

"bende bebeğin sayılırım değil mi? aç kalmak istemiyorum tamamen o yüzden." dedi hyunjin sırıtırken.

"sende benim bebeğimsin. üstelik 1 numaralı bebeğimsin." demişti jeongin.

"off jeongin. çok özledim ben seni."

"belki bir gün gelirim yanına. ama çok uzun kalamam." demişti jeongin. birkaç gündür düşünüyordu bunu.

"benim yanımda kalırsın gelince. doktorumdan izin alırsam seni gezdiririm belki." dedi hyunjin.

"sen çıkabiliyor musun ki dışarıya?"

"arada bir çok bunalınca beom'la çıkıyoruz. yarım saat dolaşıp geri dönüyoruz." dedi hyunjin omuz silkerken. "seni onunla tanıştırayım mı?"

"olur sarışınım." dedi jeongin. beomgyu'yu kıskanmamış aksine ona minnettar hissetmişti. sevgilisi en azından ingilterede yalnız değildi.

"beomm. gelsene 5 dakika. seni jeonginle tanıştırayım." demişti hyunjin odanın dışında. birkaç saniye içinde odadan içeri siyah saçlı yüzünde gülümsemesiyle bir çocuk girmişti. beomgyu bu jeongin. jeongin, beomgyu."

"demek hyunjin'in her gün özlemle anlattığı jeongin sensin." demişti beomgyu.

"ah, evet benim sanırım. hyunjin'i orda yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim." demişti jeongin.

"ne demek? hyunjin benim arkadaşım sonuçta." dedi beomgyu hyunjin'in saçlarını karıştırarak. tamam şimdi biraz kıskanmıştı. kendisi hyunjin'in saçlarına dokunamazken onun dokunabilmesi biraz sinirini bozmuştu.

"neyse jeongin, şimdi gitmem lazım." demişti beomgyu. ardından hyunjin'e dönerek konuştu. "babam 5 dakika daha konuşmanı söyledi. sonra ilaç içmen lazımmış ve fizik tedavi şeyi olacak."

"tamam. 5 dakika daha." demişti hyunjin. beomgyu'da o sırada odadan çıkmıştı.

"sevgilimm, duydun 5 dakikamız kalmış." demişti hyunjin. dudaklarını üzüntüyle büzmüştü.

"sen iyileşmene bak. üzülme sakın tamam mı?"

"tamam ama sende üzülme. kendine iyi bak. annene, abine, diğerlerine selam söyle. seni çok seviyorum." demişti hyunjin. ardından da bir sürü öpücük göndermişti.

"bende seni çok seviyorum sevgilim. sonra görüşürüz." demişti jeongin el sallayarak. ardından hyunjin telefonu kapatmıştı.

jeongin kendini yastığa bırakıp derin bir nefes aldı. hyunjin burnunda tütüyordu. daha yeni gitmiş sayılırdı ama o kadar çok özlemişti ki hyunjin'i. sol elini havaya kaldırıp yüzük parmağındaki yüzüğü okşayıp bir öpücük kondurdu yüzüğe.








gitti resmen

uyuyakalmisim okula gitmedim aysenur tek basina kaldi ins sicmaz ağzıma

alın size hyunin wallpaper

penelope scott-feel better

daisy•hyunin•✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin