4.YOKUŞ AŞAĞI SAVRULAN HİSLER

636 18 4
                                    

🎼Polnalyubvi, Больше ничего

🎼Polnalyubvi, Больше ничего

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"4.YOKUŞ AŞAĞI SAVRULAN HİSLER"

Bir zamanlar Tanrının gözdesi olan şeytan cennetten kovulmasının nedeni olarak gördüğü insanoğlunun cennete girmesini önlemek adına insanoğlunu kötülüklerle tanıştırmıştı. Bazı insanlar içlerindeki iyiliğe tutunmaya çabalasa da bazıları ruhlarını şeytana satmıştı.

Kendimi tanıdığım, öğrendiğim o günden beri kötülük yapmaktan kaçınmaya, kendi doğrularımla yaşamaya çalışmıştım ama şimdi yola çıktığım adamla birlikte eski beni geride bırakıyor gibi hissediyordum.

Bir bıçağı elime alıp soymuş olduğum hislerim yokuş aşağı savrulurken gözlerim tanımadığı sokaklarda geziniyordu. Dini nikahla evlenmiş olduğum adam henüz Mardin'e geldik dememişti ama ben Mardin'e ulaştığımızı biliyordum daha doğrusu yeni hayatımı idame ettireceğim şehre vardığımızı hissediyordum.

Yolculuğun başlarında onunla yükseklik korkumu paylaşmıştım sonrasında başımı cama yaslamış ruhumu derin bir uykunun içerisine iteklemiştim. O beni uyandırana kadar deliksiz uyumuştum.

Beni uyandırdığında ona geldik mi, diye sormuştum ama o mola verdiğimizi söyleyerek beni arabadan indirmişti. Arabadan aşağı indiğim an Şanlıurfa'ya ilk kez ayak bastığım andı. Urfa'ya daha önce gelmemiştim ve ilk kez görmüş olduğum topraklar öylesine güzel gelmişti ki gözüme daha önce gelmediğim için kendime hayıflanmıştım.

Ben hayranlıkla ilk kez gelmiş olduğum şehir de göz gezdirirken beni bileğimden tutarak bir restoranın içerisine sokmuştu. Garsona sipariş verirken ben, onun zorlamasıyla, Urfa Kebap yemeyi tercih ederken o sadece kahve içmişti. Bu durum sinirimi bozarken onunla küçük çaplı bir tartışmaya girişmiş sonunda susarak sessizliğe gömülmüştük.

İkimizde fazlasıyla inatçı, dediğim dedik insanlardık. İleride bu huylarımızın bize sorun çıkaracağını şimdiden görebilmeme rağmen bir noktada ikimizin de geri adım atmakla ilgili sorunu olmadığını da görebilmiştim. Öyle ki ben yemeğimi bitirdiğimde bana gülümseyen bir suratla bakıp şehri gezdirmeyi teklif etmişti, onu reddetmek istememe rağmen başka sefere diyerek geçiştirmiştim.

Gözlerimi kırpıştırarak o anlardan koparken cevabını biliyor olmama rağmen "Geldik mi?" diye sordum.

Kısa bir süre sessiz kalarak beni cevapsız bıraktı. Ela irislerim sormuş olduğum sorunun cevabını isteyen bakışlarla ona çevrilirken o profilinde gezinen bakışlarımı hissetmiş olmalı ki "Mardin'e geldik." diye konuştu. "Fakat henüz Mirzaoğlu Konağına varmadık."

Aklımın bir köşesine Mirzaoğlu konağını not düşerken oranın beni en azından bir yıl boyunca misafir edecek olan konak olduğunu anlamıştım. Mirzaoğlu konağı muhtemelen onun dünyaya geldiği konaktı. Bana bahsetmediği çocukluğu orada geçmiş olmalıydı. Yüksek ihtimalle kendi bebeğinin de Mirzaoğlu konağında doğduğunu, çocukluğunu orada geçirdiğini hayal ediyordu. Hayaller kurulmak için varlardı. Bu konu hakkında yorum yapmayacaktım.

GÜL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin