16.AÇIK YARAYA SÜRÜLEN MERHEM

723 18 0
                                    

Aber Sie x İntikam Yemini

Yazmaktan en çok keyif aldığım bölüm bu bölüm oldu. Umarım sizlerde seversiniz!

 Umarım sizlerde seversiniz!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"16.AÇIK YARAYA SÜRÜLEN MERHEM"

Tik tak...

Zaman içi su dolu bir kuyuydu. Bir insan o kuyudan aşağı düştüğünde sonsuz bir döngünün içine girmiş olurdu. Oradan çıkmak için kuyunun duvarlarını aşmaya çabalardı ama olan sadece ellerine olurdu. Su yavaşça yükselerek insanı boğmaya başlardı.

Tik tak...

Beklemek insana hiçbir koşulda iyi gelmezdi. Üstelik yavaşça yükselen bir su kapanında beklemek ölümcüldü. Karanlıktı. Tek çıkış yolu tırmanmaktı ama o da imkansızdı.

Tik tak...

Şanslı olanlar yukarı baktıklarında ışık görürlerdi. Bu ışık bazen bir telefon aramasıydı bazense herhangi birinden gelen ufacık bir kelime.

Tik tak...

Şanslı olmayanlar ışık göremezlerdi. Bekledikleri gelmezdi. Ondan habersiz öylece bekler dururlardı.

Tik tak...

Biri tarafından, sevdiğim adam tarafından zamanın acımasız kollarına itilmiştim. O kuyudan aşağı düşmüştüm. Ruhum sırılsıklam, bedenim yara bere içerisindeydi. Yukarı baktığımda ışık göremiyordum. Ne telefon çalıyordu ne de herhangi biri geliyordu. Hayır ben herhangi birini beklemiyordum. Benim beklediğim, beni bu döngüye iten adamın ta kendisiydi. Elim kalbimin üstünde umutla bebeğimin babasının gelmesini bekliyordum. Başka çarem yoktu. Beklemek dışında hiçbir şey yapacak gücüm yoktu.

Afşin Mirzaoğlu bana verdiği sözü tutmamıştı. Teyzesinin aileme katil demesine tepki göstermemişti. Beni kimsesiz bırakmıştı. O an tek istediğim ondan uzağa gitmekti ama bu şekilde gitmek istemiyordum. Düşüncesi bile kalbimi ağrıtırken ben nasıl onun nefes almadığı bir dünyada yaşamayı sürdürebilirdim?

Hem ben bencil bir insandım. Bana verilen sözlerin tutulmasını, ben unutsam bile bir başkasının beni unutmamasını isterdim. Afşin Mirzaoğlu bu akşam bana dönemezse bunun tek sebebi artık nefes alamıyor oluşu olurdu. Oysa doğum günüm için bana aldığı yıldızı gösterirken 'Aynı şehirde olamasak bile aynı gökyüzüne bakacağız,' demişti. Nefes alamazsa benimle aynı gökyüzüne bakamazdı. Yıldızları seyrederken benim adımı taşıyan yıldızı görüp beni hatırlayamazdı.

İçime çektiğim nefesin bile acı vermeye başladığı anlarda yaşamak için değil onun bana dönmesi için dua etmeye başladım. Onunla isteyerek bir araya gelmemiştim ama sonumuz bir ihtimal iyi olabilirdi. Onunla benim bir bebeğimiz olacaktı. Birlikte büyüteceğimiz bize ait bir parça... Bunun için geri dönmeliydi.

GÜL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin