15.BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

630 19 1
                                    

Teya Dora, Džanum

Teya Dora, Džanum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"15. BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ"

Hayat tuhaf bir mizah anlayışına sahipti.

İnsanı önce acının içinden geçirecek kadar yakardı. Bir müddet sonra ise acıdan geçirdiği insana mutluluk şarabından ikram ederdi. İnsan ne olduğunu anlayamadan bir duygudan başka bir duyguya doğru sürüklenirdi.

Beni acının içinden geçirecek kadar yakan duygu; annemi kaybetmeye karşı duyduğum korkuydu. Ben annemi kaybetmemek için acının içinden geçmiştim. Bu yola annem için çıkmıştım. Her şeye sahip olduğum hayatımda uyuyup kimsesiz kaldığım yeni bir hayata gözlerimi açmıştım. Tanımadığım bir dünyayla tanışmak zorunda bırakılmıştım.

Her şeye rağmen şanslı bir insandım. Tanımadığım bu dünyada elini tutmaya mahkûm edildiğim adam dünyaya yeniden gelsem kendi isteğimle elini tutacağım türden bir adamdı. Kimsesizliğime doğmuştu. Hayatıma çöken karanlığı o aydınlatmıştı. Bana karayı görme umudumu o aşılamıştı.

Kafamı sağ tarafıma çevirip uyuyan adama baktım. Dudaklarım titredi. Ona bakmak kalbimde bir sızı hissetmeme neden oldu. Bu sızı güzel hissettiriyordu. Onun yalnızca bana olduğu bu anda ona bakmak güzel hissettiriyordu.

Bedenimi tamamen ona doğru döndürdüm. Kafamı yastıktan kaydırdım. Bir nefes uzağında duraksayarak güzel kokusunu içime çektim. İtiraf etmem gerekirse ona özgürce dokunma konusunda hâlâ soru işaretlerim vardı ama bugün diğer günler gibi değildi. Bugün ona bakarken kendimi suçlu hissetmiyordum.

Kendime verdiğim dokunma izni doğrultusunda ona dokunmak için hareketlendim. Kirpik sayısını ezbere bildiğim adamın yüzüne dokundurdum elimi. Yanağında parmaklarımla daireler çizdim. Kalbime ilmek ilmek işlenen adamı öpme isteğiyle doğruldum. Burnunun ucuna dudaklarımı bastırdım. Gülümseyerek kafamı yastığa geri koydum.

Göz kapakları oynadı. Çocuksu bir heyecan tüm bedenimi kaplarken gözlerimi gözlerine diktim. Onu izledim. Gözlerini açmasını bir kez daha beni aydınlatmasını bekledim. Birkaç saniyenin ardından beklentimi karşıladı. Kahverengi gözler, dünyayı aydınlatan güneş gibi, beni aydınlattı.

Bir süre boşluğa bakar gibi baktı bana sonrasında gözlerini kırpıştırdı. Kahverengi gözleri yüzüme odaklandığında bakışlarındaki şaşkınlığı fark ettim. İlk kez birlikte uyanmıyorduk ama ben ilk kez özgürce, hem de o daha uykunun kollarındayken ona dokunuyordum. Bu hem onun hem de benim için bir ilkti.

Dudakları titredi; bana gülümsedi.

Bu sabahın bir ilkimize daha şahit olmasını istedim. Geçen seferlerin aksine ondan önce davrandım. Yumuşak tuttuğum sesimle ona "Günaydın." diye fısıldadım. Dudaklarındaki gülümsemeyi silmeden tek kaşını kaldırdı. Bir şey söylemedi ama ben bu hareketiyle ne demek istediğini anladım. "Bugün güneş bile farklı parıldıyor."

GÜL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin