5.İÇİ KAN AĞLAYAN KADIN

769 20 1
                                    

🎼Nicebeatzprod, Kапкан

🎼Nicebeatzprod, Kапкан

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"5.İÇİ KAN AĞLAYAN KADIN"

Küçük bir çocukken annemin anlattığı Meksika kökenli bir şehir efsanesi vardı. La Llorona... Türkçe anlamıyla ağlayan kadın demekti. O kadın iki farklı efsanenin asıl kahramanıydı.

İlkinde evli ve çocukları olan kadın başka bir adamla yasak aşk yaşıyordu. Aşığıyla olabilmek için iki çocuğunu boğup öldürmüştü. Bunu duyan aşığı ise onunla olmayı reddederek onu terk etmişti. Aşığı tarafından terk edilen Maria kendini nehre atarak intihar etmiş, ruhu bu dünyaya sıkışıp kalmıştı. Bu efsanede öteki tarafa geçebilmesi için karanlık çöktükten sonra yalnız dolaşan çocukları kandırarak yanında götürmesi, onları öldürüp gereken şartı sağlamaya çalışması anlatılmaktaydı.

İkinci efsanede, ki ben buna inanıyordum, kocası tarafından aldatılmakta olan güzel kadın çocuklarını ve kendini öldürdükten sonra ıssız yol kenarlarında bekleyerek oradan geçmekte olan erkekleri çekiciliğiyle baştan çıkarıp sevdiklerine ihanet ettirdikten sonra onları öldürdüğü böylelikle kinini sona erdirmeye çalışması anlatılmaktaydı.

Hangi efsaneye inanırsanız inanın her iki efsanenin sonunda da onun ağlamasını duyan ya da bizzat kendisini gören insanlar yakın zamanda ölüme mahkûm oluyorlardı.

Annemin bana bu efsaneyi ilk anlattığı akşam anlatılanı anlamak yerine o kadından korkmuştum. Anneme benimle uyuması için istekte bulunmuştum ama şimdi dün akşam zihnimde hâlâ canlı bir şekilde oynamaktayken o kadını anlayabiliyordum. Kocası tarafından aldatılmış zavallı, güzel Maria'yı anlıyordum.

Dün akşam kitap almak için tepesine çıkmış olduğum sandalyeden düşüp yere çakılmamı engelleyen Afşin'in güzel karısı Zarin bizi o şekilde görmüş, dolmuş kehribar gözlerle bize bakmıştı. Ben ise ona uzun süre bakmaya utanmıştım çünkü her ne kadar Afşin baba olsun diye benimle olmasına onay vermiş olsa bile biliyordum ki Afşin'in bana olan şefkatli bir bakışı bile ona ihanetti.

Peki bu durumda Maria hangimizdi? Yasak bir aşkın değil belki ama yasak bir adamın kollarına atılmış olan ben mi yoksa sevdiği adamın ihanetine onay vermiş olmasına rağmen ihanete uğrayan Zarin mi? Maria hangimiz olursak olalım ikimizin de ruhu arafa, Mirzaoğlu konağına sıkışıp kalmıştı. Benim bu konaktan kurtulmam için bebeğimi feda etmem gerekliyken o ne olursa olsun burada kalmaya devam edecekti.

Dün gece sadece sevdiği adamın ismini dile getirip sonrasında yoğun bir sessizliğe gömülmüş olan Zarin ağladığını bana ve Afşin'e belli etmemek adına hızla çalışma odasını terk etmişti. Ne yapacağımı bilmeyen ben hâlâ eli belimde olan adama dönmüştüm ama o bana bakmadan, bir şey söylemeden elini belimden çekmiş ve beni orada tek başıma bırakmıştı. Bir şey yapamadan onun arkasından bakakalmıştım. İlk başta onun yaptığına anlam verememiş olsam da sonradan neden sevdiği kadının peşinden gittiğini anlamıştım.

GÜL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin