Mert Demir, Ateşe Düştüm
"22.BİR ADIMLAR ORTAK YOL"
Mutlu olmak için bazen tek bir gülümseme yeterli gelirdi. Hatta gülümsemenin kime ait olduğunun bir önemi olmazdı. Kötü geçen bir günün ardından kaldırımda denk geldiğimiz bir bebeğin gülümsemesi bize iyi gelirdi. Kötü düşünceler anlıkta olsa zihnimizi terk ederdi. Bazense tek bir söz, zihnimizi işgal eden kötülük sisini dağıtmaya yeterdi. Geleceğe yönelik tüm umutlarımızı yeniden yeşertirdi. Kalbimize mutluluk tohumları ekerdi. İyi hissederdik. Mutlu olurduk.
Haftalar sonra ilk kez güne mutlu uyandım. Sevdiğim adamın dudaklarından dökülen söz geleceğe yönelik umutlarımı yeniden yeşertmişti. Beni mutlu etmişti. Onun da benim gibi birlikte mutlu bir hayatı istemesi kalbimi iyileştirmişti. Artık biliyordum ki elinden gelseydi beni, bizi buradan alıp başka yere götürürdü ama sorumlulukları vardı.
Karısını sevdiğini düşünmeye devam ediyordum fakat bu sevginin boyutu hakkında farklı fikirlerim vardı. Hangi insan sevdiği olmadan bir hayatı hayal edebilirdi? Hastanedeyken beni en çok yaralayan bu olmuştu. Sevdiğim adamın karısı olmadan bir hayatı yaşamak istememesi ama dün akşamdan sonra fikirlerim değişmişti. O, sevdiği kadın olmadan bir hayatı, mutlu bir hayatı, hayal edebiliyordu. Bu bile bazı şeylerin benim gördüğüm ya da bildiğim gibi olmadığını ele veriyordu.
Kafamı çevirip sol tarafıma baktım ama boşlukla karşılaştım. Kaşlarım çatılırken yatakta doğruldum. O yanımda olmalıydı. En azından dün akşam uyumadan önce yanımdaydı. Beni sıkıca kollarının arasına almıştı. Bir bebeği uyutmaya çalışırcasına elini sırtıma vurup beni uyutmaya çalışmıştı. Hastanedeki konuşmamızdan sonra ilk kez huzurla uyumuştum. Peki şimdi o neredeydi?
Elimi komodine uzatıp telefonumu aldım. Açma tuşuna basıp saate baktığımda gözlerim büyüdü. Daha sabahın beşiydi, bu saatte nereye gitmiş olabilirdi? Oflayarak telefonumu aldığım yere geri koydum. Üstümdeki pikeyi bedenimden çekip attıktan sonra bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Odanın içinde kullandığım terlikleri çıplak ayaklarıma geçirdikten sonra ayağa kalktım. Yavaşça banyoya doğru ilerledim. Banyo kapısının önüne vardığımda bir elimi kaldırıp kapıyı tıklattım. İçeriden ses gelmesini bekledim ama gelmedi. Derin bir nefesin ardından kapıyı açıp boş banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Kısa saçlarımı tarayıp banyodan ayrıldım.
Ayaklarımı yere sürterek yatağa doğru yürümeye başladım ama aniden bundan vazgeçip yönümü değiştirdim. Pencereye ilerledim. Uzun beyaz perdeyi kenara çektim. Gökyüzünde yerini çoktan almış olan güneş odayı aydınlatırken hava akışını sağlamak için pencereyi açtım. Derin bir nefesi içime çekerek temiz havayı soluduğumda biraz ilerimde duran bir karartı gördüm. Ela gözlerimi kırpıştırıp öne doğru çıktım. Karartı dediğim bir insandı, yüzü gözükmeyecek bir biçimde kapşonlu giyiyordu. Erkek olduğu vücudunun yapısından belliydi. Beni fark etmemişti. Elinde tutuğu valiz benzeri şeyle merdivenlere doğru ilerledi. O merdivenleri inerken omuz silktim. Sonunda biri, benden önce, konaktan kaçmaya karar vermişti. Umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL GÜZELİ
RomanceDudakları hafifçe dudaklarıma temas etti. Nefesi nefesim olacak kadar yakınımdaydı. "Gül Güzeli.." diye fısıldadı. "Hep kal." Hep kalmak isterdim Afşin eğer parmağında başka bir kadının yüzüğü olmasaydı. Zihnimde yankılanan g...