🎼Sezen Aksu, Belalım
"9.SIRMA SAÇLI KADININ GÖZLERİ"
Geceyi kollarında sonlandırmış olduğum adamı sabah uyanınca yanımda bulamamak bir anlığına yüzümün asılmasına neden olmuş olsa da sonrasında gülümseyerek yataktan ayrılmış, banyonun yolunu tutmuştum. Banyodaki işlerimi hallettikten sonra hızlı adımlarla yatağa dönmüş, telefonumu elime alarak babamı aramıştım. Onunla yaptığım görüntülü konuşma sayesinde hasret gidermiş, annemin ameliyatının iyi geçtiğini öğrenmiştim. Günün geri kalanında ise elimdeki telefonda gezinip durmuş, eski bir oyunu oynamıştım.
Tüm günü dört duvar arasında geçirmiş olmama rağmen kalbim beklenmedik bir biçimde huzurla doluydu. Bu huzura dün gece ben uykuya teslim olmadan hemen önce onun söylediği cümlenin neden olduğunun bilincindeydim. Biliyordum ki gelecek zamanda, ben onun hayatında olamasam da o onunla izlediğim filmi izleyecek böylelikle ona hissettirdiğim hisleri hatırlayacaktı. Dahası o filmi ikinci kez izleyecek olan tek kişi ben olmayacaktım.
Kırgın olmam gerektiğini biliyordum. Her insan kendisine şeytan yaftası konduran insana karşı kırgın olurdu ama ben kırgın değildim. Çünkü Mirzaoğlu konağında beni, kalbimi huzurla dolduran adam dışında kimse kıramazdı. Eğer kendim seçebilseydim onunda beni kırmasına izin vermezdim ama elimde değildi. O benim için değerliydi.
Konak bugün önceki günlere nazaran fazlasıyla sessizdi. İlk başta kendisini savunmayan kocasına inat Geşa Mirzaoğlu'nun konaktan gittiğini düşünmüştüm ama sonrasında kızlarını ve gelinini çiftliğe gönderdiğini öğrenmiştim. Kendisi gitmemişti çünkü günün birkaç bölümünde sesini duymuştum. Açıkçası bu durum karşısında oldukça şaşkındım. Göndermeyi arzuladığı kadının ben olduğumu biliyordum ama hâlâ buradaydım.
Ne Geşa Mirzaoğlu ne de ben savaş meydanını terk etmemiştik.
Karnım tüm günü aç geçirmenin etkisiyle isyan bayraklarını çekerek guruldadığında elimdeki telefonu yatağın üstüne bırakıp doğruldum. Hâlâ dünkü elbise ile duran bedenimi dolabın önüne sürerek dolaptan pembe tonlarındaki bir takımı çıkardım. Onları üzerime giydikten sonra yemek yemeye hazırdım.
Sessizlik içerisinde yüzmeye önem vererek karanlık odadan dışarı çıktım. Bilerek yavaş tuttuğum adımlarla merdivenlere yönelirken Geşa Mirzaoğlu'na ait en ufak emareye karşın ela gözlerimi etrafta gezdirdim. O kadına rastladığım anda sessizce çıktığım odaya hızla geri dönecektim.
Gözlerimle bir emare bulmak adına taradığım avluda bir anda kopan gürültü bedenimin irkilmesine neden oldu. Büyüyen gözlerim aceleyle sesin geldiği yöne çevrildi. Büyük ahşap kapının önünde, kafasında bir kapüşonlu ile dikilen bedene "Afşin?" diyerek seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL GÜZELİ
RomanceDudakları hafifçe dudaklarıma temas etti. Nefesi nefesim olacak kadar yakınımdaydı. "Gül Güzeli.." diye fısıldadı. "Hep kal." Hep kalmak isterdim Afşin eğer parmağında başka bir kadının yüzüğü olmasaydı. Zihnimde yankılanan g...