25.BİR İLERİ İKİ GERİ

406 14 4
                                    

Sezen Aksu, Git

Sezen Aksu, Git

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"25.BİR İLERİ İKİ GERİ"

Shakespeare güven duygusunun kaybını 'Güven ruh gibidir terk ettiği bedene asla geri dönmez.' diyerek açıklamıştı.

Güven duygusunun zar zor kazanıldığını fakat bir o kadar da kolay kaybedildiğini bilecek kadar onunla aynı fikirdeydim ama yine de bu gerçek beni durdurmaya yetmemişti. Afşin'in bana duyduğu güveni kaybetmeyi göze alarak Miran Karadağ ile buluşmaya gelmiştim.

Göğüs kafesime baskı yapan kalbim, bana kötü şeyler olacağını fısıldıyordu fakat onu duymazdan geliyordum. Gelmek zorundaydım, yoksa ayağa kalkacak ve bir korkak gibi buradan kaçıp gidecektim.

Sıkıntıyla bir nefesi içime çekip karşımda oturan adama baktım. Konuşmasını bekledim ama o ağzını açmadı. Yüz yüze görüşmek için telefonuma onlarca mesajı atan o değilmiş gibi sessizdi. Sanki konuşması gereken benmişim gibi bana bakıyordu. Oysa benim onunla konuşacak tek bir kelimem bile yoktu. Buraya sırf merakıma yenik düştüğüm için gelmiştim. Dahası onun benden dilemesi gereken özürü duymak istiyordum.

Ona bakmaya kısa bir ara vererek masanın üstüne bıraktığım telefona uzandım. Ekrana hafifçe dokunup saate baktım. Bir an önce konağa geri dönmeliydim. Buraya elbette ki sevdiğim adama tek kelime etmeden gelmiştim. Üstelik küçük kız kardeşini de peşimden sürüklemiştim. Göz ucuyla birkaç masa ötede oturan Berçem'e baktım. Evet, kesinlikle Afşin bu yaptıklarım için bana çok kızacaktı. Belki de bana her kırıldığında yaptığı gibi beni onsuzlukla cezalandıracaktı.

Dışarıdan bakan bir göze göre yanlış bir şey yapmıyordum. Normal bir yaşantısı olan her insanın yaptığı gibi kuzenimle bir kafede buluşmuş, kahve içiyordum. Fakat gerçekte olan dışarıdan gözükenden farklıydı. Karşımda oturan adam kuzenim değildi. Benim için yedi kat yabancıydı. Onunla ne bir gülümsemeyi ne de bir çikolata parçasını paylaşmamıştık. O, sevdiğim adamın düşmanıydı. Bir kardeşinin hayatını almak isteyen, diğer kardeşinin hayatını ise kökünden değiştirecek olan adamdı.

Miran Karadağ, benim hikayemin kötü adamı değildi ama başka insanların hikayesinin kötü adamıydı.

Buluştuğumuz kafe Mardin'in benim bildiğim sokaklarından birinde değildi. Bu durum Berçem'den yardım istememe neden olmuştu. Yalnızca yerini sorduğum kafeye peşimden gelmesi benim suçum değildi. Zorunda kalmıştım. Onun buradaki varlığı tedirginliğimi harlıyordu. Üstelik karşımda oturmuş olan adam, birkaç hafta önce canıma kast etmişti ve bu gerçek dakika başı kapıya doğru bakmama neden oluyordu. Onun karşısında savunmasız olmaktan nefret ediyordum.

GÜL GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin