6

66 10 8
                                    



Odaya girip kapıyı kapatır kapatmaz Levent'in elini bıraktım. Sanki üzerimde bir bomba varmış gibi bir-iki adım uzaklaşınca göz devirdim ama yere baktığı için görmedi. Dolabıma gidip hala kıyafetim olup olmadığını hatırlamaya çalışarak kapağı açtım. Bir sürü kıyafet vardı. Ama bunlar benim bıraktıklarım değildi.

Babam bir şekilde burada kalmamı hep istiyor muydu? Öyleyse bile kabul etmeyeceğimi düşünerek bana hiç söylememişti. Doğru da düşünüyordu. Sevgililerinin sürekli gelip gittiği bu  evde tabii ki onunla yaşamak istemiyordum. İfademi düzeltmeye çalıştım ve eteklerimi bırakıp:

--'Gelinlik.' dedim sıkıntıyla. Bakışlarının boşluğundan anlamadığını anladım. Off.. Bu utangaçlık da nereden geldi böyle? Kaşlarımı çatıp göz devirdim.

--'Tek başıma giymedim bunu.' derken öfkeli bir maskenin ardına saklanmıştım. Sanki anlamaması onun suçuymuş gibi davranıyordum. Ama ne vardı bunda anlamayacak? Son çare olarak hafifçe dönüp sırtımı görmesini sağladım ve:

--'Bir sürü düğme ve ip var bunda.' dedim. Nihayet anladığını onu hemen ele veren kızaran yanaklarından anlamıştım.  Ve yardım teklif etmeyeceğini de. Gözlerini kaçırdığı gibi kıpırdamamayı geçtim nefes almayı bile bırakmıştı sanki o an.

Elimdekileri sinirle yatağa fırlatıp çekmecelere gittim. Buralarda illaki bir bıçak ya da makas olmalıydı.

Ama yoktu. Birkaç dakikalık aramadan sonra odada minik bir kesici alet dahi bulamamıştım. Aşağı seslenip hizmetçi çağırmayı düşünürken Levent:

--'Ben.. Yardım edeyim mi?' diye sordu çekinerek. Az öncekinden daha kırmızıydı yüzü. Düşündüm. Hizmetçi çağırmam yanıtını veremeyeceğim sorulara sebep olurdu. Odada kocam varken bir başkasının yardımını istememi açıklayamazdım. Mecburen başımı sallayıp:

--'Evet.' dedim ve ona arkamı döndüm yavaşça. Bana çok uzun gelen saniyeler sonra ayak sesini duyduğumda gerildim. Gelinliği onun önünde elbette tamamen çıkarmayacaktım. Yine de.. Elleri ensemin hemen aşağısına -düğmelerini başladığı yere- değdiğinde yay gibi gerilmeme engel olamadım. Temas birden yok oldu. Derin bir nefes alıp eski halime döndüm ve:

--'Çabuk ol. Bu şey çok rahatsız.' dedim asabice. Dokunuşunun beni ne kadar zorladığını anlamasına izin vermeyecektim. Babama attığım yalanın aksine hayatımda hiç erkek olmamıştı. Zaten Tayfun Arslanoğlu'nun kızına yaklaşmaya kim cesaret edebilirdi ki? Zamanında denemeye çalışan bir avuç adam olduysa da Kadir tarafından kimi zaman sözle kimi zaman silah ve yumruklarla uzaklaştırılmışlardı. Böyle dedikodular yayıldıktan sonra da başka kimse bana yanaşmaya cüret edememişti. 

Elbisenin askıları onu üzerimde tutsa da açılan her düğmeyle yanlardan frikik vermeye başlamıştım. Ellerimi  kendime sarıp beklemeye devam ettim. Son düğmeleri ulaştığını bel oyuntuma dokunmasından anlamıştım. Gerisini koparmam gerekse bile kendim yapacaktım. Gelinliği tek elimle göğsümün üstüne sabitleyip:

--'Yeter bu kadar.' dedim ve yatağa attıklarımı da alıp banyoya girdim koşarak. Kapıyı kapattığımda nefes nefese oluşumu 5-6 adımlık bu koşuya da bağlayabilirdim ama içten içe öyle olmadığını biliyordum. Hızlıca gelinlikten, uzun duvaktan ve beyaz topuklu ayakkabılarımdan kurtulup pijamalarımı giydim ve makyajımı sildim. Hepsi sadece beş dakika sürmüştü. Bense - tüm olanlardan sonra- maraton koşmuşum gibi yorgundum. Levent üzerini değiştirmiş miydi? Kapıya hafifçe vurup:

--'Çıkıyorum?' dedim geldiğimi belli etmek için. Kendi evimde bunu yapmak ne kadar garip gelse de onu uygunsuz bir halde görmek istemiyordum. Bu hem benim hem onun için çok rahatsız edici olurdu. 

KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin