49

28 2 5
                                    

Önceden...

Muhsin Babamla konuşabilmek için kuaför dükkânı tek şansımdı. Kadir beni her yerde takip ettiği için onunla yalnızca burada rahatça konuşabilirdim. 

İçeri girerken heyecanlıydım. Babam beni anlar diye düşünmüştüm ama eğer sinirliyse ve bana iğrenmeyle bakarsa mahvolacaktım. Fırat babamı getirdiğini söylemişti ama geçen her dakikada korkudan kaçmakla kendimi açıklamak için başka şansım olmayacağı gerçeği arasında gidip geliyordum.

Kapıyı açıp içeri girerken arkamdaki Kadir'e beni takip etmesinden duyduğum rahatsızlığı belli edecek bir bakış attım. Benden daha akıllı olduğunu sanıyordu ama değildi. İçerinin temiz ve klima sayesinde serin olan havasını ciğerlerime çekerken gözlerim babamı aradı. Oradaydı. Kuaför koltuklarından birinde oturmuş bulunduğu yerle uyumsuz bir şekilde tespih çekiyordu.

Beni görünce aydınlanan yüzü umut verince hızlı adımlarla gidip ellerine sarıldım özlemle.

--'Baba... Geldin. Baba teşekkür ederim. İyi ki geldin baba, teşekkür ederim.' Ellerini sayısız kere öperken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Doğrulduğumda yüzümü iki elinin arasına alıp bana dikkatle baktı. Kızacak mı? Neyse ki babam sessizliği fazla uzatmadı.

--'Kızım ne oluyor? Dağladın yüreğimizi.' Gözleri nemliydi ama güçlü duruyordu bilerek. Onları çok üzdüğümü zaten biliyordum ama bunu ondan duyunca kahroldum. Elini tutup kuaförün L koltuğuna yönelttim ve oturduk.

--'Anlatacağım baba. Eğer dinlersen sana her şeyi anlatacağım.' dedim yorgunca, pişmanlıkla kavrularak. Yaptıklarımı onları incitmek isteyerek yapmamıştım. Babam beni anlayacaktı. Umudum vardı.

--'Dinleyeceğim elbette kızım, inşallah bütün bunların bir açıklaması vardır. Evi yaktırdığına hiç inanmadık ama bu kızcağızını bırakıp gitmek de ne oluyordu? Alıp gittin korumak içindir dedik. Kadir'leyim dedin, kalbi değişmiştir dedik, büktük boynumuzu. Ama İnci?' Sorusu direkt olduğu gibi canımı da bıçak kesiği gibi yakmıştı. Ama buna alışkındım ben artık.

Kalbimin değiştiğine bile eyvallah etmiştiler gıyabımda bana büyük bir anlayış göstererek. Oysa kalbim değişmemişti ki. Asla da değişmeyecekti.

Utançla başımı eğiyordum ama anlatmam gereken bir hikâye vardı. Gerçeği bilmeleri gerekiyordu artık. Ahlaksız bir kadın ve vicdansız bir anne olmadığımı bilmeleri lazımdı.

--'İnci'min üstüne yemin ederim ki kalbim değişmedi baba. Ben oğluna hala deli gibi aşığım. O..o beni sevmese de ben onu seviyorum.' Babamın gözleri parladı sevinçle. Bu bana inandığını gösteriyordu ki tek ihtiyacım olan buydu. Devam etmemi bekleyerek sessiz kaldığı için anlatmaya en baştan başladım.

 Devam etmemi bekleyerek sessiz kaldığı için anlatmaya en baştan başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

--'Bizim kim olduğumuzu biliyorsun. Levent'le neden evlendiğimizi biliyorsun. Âşık oldum sonra. O da oldu. Ya da ben öyle sandım, bilmiyorum. Sonra bir gün, hani sen bisiklete binmeye gidelim demiştin de ben toplantım var demiştim ya. Aslında yoktu. Bisiklete binmeyi bilmiyorum diyemedim size. Mercimek çorbası yapmayı da bilmiyordum. Bir kere daha bilmediğim bir şeyle ezilmek istemedim karşınızda. Ne bileyim utandım işte.' Güçsüzce omuz silktim. Babam can kulağıyla beni dinliyordu ama bu anları anlatmak çok zordu.

KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin