40

47 3 2
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


1 ay sonra..Gece..


Gökçe'den...


Karnımı okşayıp yeni yeni belli olmaya başlayan tümseği sevdim ve Cemile'yi dinlemeye devam ettim. Tencereyi karıştırırken tarhana çorbasının yapılışını en başından itibaren anlatıyordu.

Bir saniye önce beni duraksatıp dinlemeyi bölmeme sebep olan bir şey vardı. Neydi? Başımı sallayıp gözlerimi kapattım ve hatırlamak için odaklanmaya çalıştım. Daha o anda kokuyu hatırladım. Duman kokuyordu.

Başım otomatik olarak loş koğuşun kapısına dönerken:

--'Duman!' demiştim mırıltıyla. Elim karnımı daha sıkı sararken kapıdaki minik kapakçığın açık olduğunu görüp kaşlarımı çattım. O kapak birimiz gardiyanlardan biriyle konuşmadığı sürece kapalı dururdu. Cemile'den gelen 'Hi!' nidasını Dilek Abla'nın:

--'Banyoya girin!' emri izleyince bir an için banyonun yerini bile hatırlayamayarak öylece kaldım yerimde. Cemile yüzüme endişeyle bakarken Dilek Abla bileğimi tutup yeniden:

--'Banyoya!' diye emrettiğinde beni çekiştirmesine izin verdim.

Cemile ve diğer kadınlar da gelince rutubetli banyo fazla kalabalık olmuştu. Odanın dibine doğru itildiğimden duvardaki küçük pencere tam başımın üzerindeydi ama korku bedenimi sardığı için nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Melike ve 8 aylık bebeği de hemen yanımdaydı. Bebek olan biteni bir oyun zannettiği için kıkırdarken Melike omzuma dokundu tereddütle.

--'Gökçe..Sakin ol. Güvendeyiz.' Güvende miydik sahiden? Ağzından çıkanlar her ne kadar rahatlatıcı olsa da bebeği için endişelendiğini görebiliyordum.

Bir kapıya -ki Dilek Abla herkes girdikten sonra kapatmıştı- bir de tepemizdeki pencereye tedirgin bakışlar atıp duruyordu ve onu çok iyi anlıyordum. Kendi için değil bebeği için endişeliydi. Yine de az da olsa sakinleşmeyi başarıp gülümsedim hafifçe. Bizi yakında çıkarır ve yangını söndürürdüler, değil mi? Çoktan itfaiye aranmış olmalıydı, değil mi? Acaba yangın neredeydi? Koğuşlardan birinde miydi yoksa? Bu ihtimalle yüreğim ağzıma gelince Cemile'ye döndüm.

--'Ablacım telefonun yanında mı?' Genç kız suçlulukla başını eğmeden önce koğuş tarafına bir bakış attı.

--'Yatağın altında abla.' derken sesinde duyduğum pişmanlığı derhal yok etmek istedim ama yapamazdım. Benim de telefonum vardı ama Fırat'ın saat başı attığı "Nasılsın abla?" mesajlarından bunaldığım için yastığımın altındaydı. İkimiz de bir yangın çıkacağını bilemezdik ve ikimiz de telefonumuzu yanımızda taşımadığımız için pişmandık.

Banyonun kapıya yakın tarafından bir ses:

--'Ben dışarı çıkıp gardiyanlara seslenmeye çalışacağım. Siz ağzınızı burnunuzu kapatın iyice.' deyip kapıyı açtı ve çıkıp aynı hızla kapattı.

KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin