46

32 2 0
                                    

İçeri dalan başka bir hemşire bir doğumhanenin boşaldığını haber verince doktorum kadına baş sallayarak onay verip:

--'Tamam, doğuma alıyoruz hemen.' dedi ve odadan koşarak çıktı. Hazırlık falan yapmaya gidiyor olmalıydı ama koşmasını gerektirecek kadar kötü müydü kızımın durumu? Ona bir şey mi olacaktı? Tehlikede miydi?

Bebeklerin doğum sırasında oksijensiz kaldığını ve sağlık problemleri yaşayabildiklerini okumuştum. Yazının devamını içim korkuyla dolduğu için okuyamamıştım ama Levent'e sormuştum. Bana cevap vermeyi önce reddetmişti ama emrettiğimde anlatmıştı. Kızıma bunun olmasını asla istemezdim. Kimseye olmamalıydı bu. Kocama çevirdim bakışlarımı, kızarmış ve endişeli bir yüzle beni izliyordu. Merak ediyordum ama yanıtından korktuğum için sormaya korktum.

Hemşireler bir an için odadan çıkıp ortadan kaybolduğunda Levent bana doğru eğildi ve elimi hafifçe sıktı.

--'Bana güven Gökçe. Sana asla yalan söylemedim.' Karnıma baktı dopdolu gözlerle. 'İnşallah kızımız iyi olacak.' Aklını okuyabilecekmişim gibi gözlerinin içine baktım. Doğru muydu bu? Tabi doğruydu. Levent öyle bir adam değildi. Peki gördüklerim? Hemşirelerden biri geri dönünce cevap veremedim. Zaten ne diyeceğimi de bilmiyordum. Beni kandırıyorsa ona yeniden inandığımı bilmesini istemezdim ama içimin bir yanı bunu yapmadığını biliyordu.

****

22 dakika sonra...

Kızım... Ağlama sesi kulaklarımı doldurduğunda başımı yatağa bıraktım daha fazla tutamayarak. Nefes nefeseydim . Levent hala yanımdaydı ve elimi tutuyordu. Ona baktım ne hissettiğini görmek için. Bakışlarımız kesişirken kızımız ortalığı inletiyordu. Gözlerinde yaşlarla gülerek kulağıma eğildi.

--'Sana benzeyecek demiştim.' deyip ve alnımı öptü yavaşça. Tamamen doğrulmadan önce de fısıldadı: 'Bizim bu kızla işimiz var, sese bak..' Onunla birlikte güldüm ve bu bana acımı unutturdu.

Bir ebe yeşil bir örtüye sarılmış kızımı getirip göğsüme bıraktığında ve kokusu burnuma dolduğunda her şey değişti. Onu bırakamam. Bir an bile ayrılamam. Elimi sırtına koyup başının üzerini öptüm ve karar verdim. Levent beni aldatmış olsa bile, Müjde'yle olsa bile, ona yalvarmam gerekse bile kızımı benden ayırmasına izin vermeyecektim.

Kızımsa göğsüme yattığı andan itibaren susmuş etrafı dinler gibi sessizce kıpırdanıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kızımsa göğsüme yattığı andan itibaren susmuş etrafı dinler gibi sessizce kıpırdanıyordu. Levent'e bakıp onu aşkla izlediğini fark edince sevinçlerin en büyüğünü ve iç burukluklarının en derinini aynı anda hissettim.

Babası kızımı çok seviyordu.

Babam beni hiç sevmemişti.

Elini kızımın sırtındaki elimin üstüne koyup:

--'Hoş geldin kızım, prensesim.' dedi ona tekrar âşık olmama sebep olacak kadar yakışıklı ve sevimli bir ifadeyle. Sesi çatallanmıştı üstelik. Daha ilginç olansa kızımın başını kaldırıp onu aramasıydı. Kıkırdadım sevinçten. Baba-kız çok iyi anlaşacaktılar. Ebelerden biri de bunu fark etmiş olacak ki güldü.

KurşunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin