Selammm!!! Yeni bölüm geldiii... 😃😃
Umarım seversiniz. Yine kısa bir bölümle geldim ama olsun. Okuyanlardan ricam hikayeyle ilgili düşüncelerinizi yorumlarda benimle paylaşmanız. Bir de hikayeyi arkadaşlarınıza falan önerseniz süper olur gibime geliyor.. 🙈
Öpüldünüz.. 😘😘
*
*
*Eve geldiğimizde toplantım var diye yalan söylediğim için üzerimi değiştirip çıktım. Kapı kapandığında Fırat'a:
--'Fırat bana bir bisiklet al. Ama Levent görmesin. Arka bahçeye falan koy, tamam mı?' dedim hevesimi gizlemeye çalışarak. Anlarsa dalga geçerdi bu eşek herif.
--'Bisiklet mi?' diye sordu şaşkınlıkla. Nereden çıktığını anlayamamıştı birden tabi. 'Sen bisiklet binmeyi bilmiyorsun ki abla?' Kaşlarımı çattım yalandan.
--'Öğreneceğim işte Fırat.' Bozuk atmıştım ama bu onu güldürmüştü.
--'Emrin olur abla, kızma. Ne renk olsun?' diye sorduğunda bir an duraksadım. Eski ben olsa bu soruya siyah derdi. Bense:
--'Beyaz..Beyaz al.' dedim ve koluna vurup arabama bindim.
Toplantı olmadığı için birikmiş işlerle oyalanmıştım gün boyu ama Levent'in evde olduğu izin gününü boşa harcıyormuşum gibi hissediyordum. Bu zamanı ona bakarak kullanabilirdim.
Yüzünü ve gözlerini aklıma kazımalıydım. Düğün günümüz hariç hiç fotoğrafımız olmadığı aklıma gelince en kısa zamanda mümkün olduğunca çok fotoğraf çekilmeye karar verdim. Bunu nasıl yapacağımsa muammaydı.
Aklımdaki plana göre çok az vaktim kalmıştı. Planıma göre doğum günümü bilmeyen Levent –doğal olarak- doğum günümü kutlamadığında babama onun işinden başka bir şeyle ilgilenmediğini, çok çalıştığını, doğum günümü unutmasının da son damla olduğunu söyleyip boşanmak isteyecektim.
Babam ona güveniyordu. İşini çok sevmesini de kusur olarak görmezdi. Çalışkan adamları severdi. Zaten doktor damadıyla benimle hiç olmayacağı kadar gurur duyuyordu.
Daha fazla dayanamayıp ofisten çıkarken mesaj bildirimiyle durdum. "Acil hastaneye çağırdılar, gitmem gerek." Mesajın sonuna koyduğu üzgün surata bakakaldım. Neden üzgündü?
Eve gitmek için acele etmeme gerek kalmadığı için koltuğuma geri çöktüm bıkkınlıkla. Neyse ki beni oyalayacak kadar çok iş vardı.
Bir saat sonra kapımın tıklanmasıyla başımı okumaya çalıştığım dosyadan kaldırıp gelene baktım. Ron.. Elindeki minik pastayı gördüğümde doğum günümü hatırlayan tek kişinin olması beni kırsa da gülümsedim. Sevdiğim adam ya da babam hatırlamamıştı. Fırat bile tek kelime etmemişti sabah evden çıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşun
General FictionSeviyorum mümkün değil Aramızda kurşun, yasak bölge var. Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel Kanunu yapanlar ihtiyar *** --'Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim.' diyebildim. Onu kurtarmak için bile olsa bu kadar ağır bir yalanın altında ez...