Şarkı : Göksel - Acıyor
14. YÜZLEŞME
Yerle bir olmuş bir hayat. Gökyüzünün sonunda bir yokuş. Karanlığın içinde bir uçurum. Yıkık dökük bir ruh. Kalbin ortasına saplanmış buz bir mızrak. Hayatın acımasız ağlarına düşmüş bir adam. Kontrol dışında yanan ateş genç bir kızın ruhunda alevleniyordu. Ateş yakabileceği en güzel yeri bulmuştu.
Silahlar hedefini bulmuş, Barlas'ın üstüne doğrultulmuştu. Sanki onu tek bir kurşunla öldürmek imkansızmış gibi. Kendimi bir zıhrın arkasında saklanmış gibi hissediyordum, sanki o zırhı kimse delip geçemezdi. Peki ben bu zırhın arkasında saklanmak istiyor muydum?
" Bırak kızımı Barlas."
Uzun bir sessizlikten sonra elinde silahı olmayan tek adam konuşmuştu. Kırkın ortalarında dik omuzlu yüzünde oluşmuş kırışımlar, siyah saçlarına bazı beyaz tellerine karışmıştı. Barlas kadar uzun boylu değildi. Açık kahverengi gözlerinin altını, yorgunluk mavileri yol çizmişti. Giydiği takım elbise güçlü duruşuna güç katmıştı.
Kurduğu cümle kulaklarımı erişince deprem etkisi yaratmıştı. Benim iç dünyam sarsılmıştı. Gözlerim açık kahvelere takıldı. İçimde bir duygu dolup taşmıştı ama neydi bilmiyorum. Bileğimi sıkan eli bile hissedemiyordum. Barlas'ın duygusuz siyah gözlerine bakan açık kahveler yavaşça benim kahvelerime kaydı. O an sarsılan dünyam yıkılmıştı, içimi dolduran duygu dayanamadı ve kendini gözlerimden akarak boşaltmaya çalıştı. Barlas'a güçlü bakan açık kahveler bana bakınca yenik düşmüştü. Bütün duygularını görebiliyordum. Yüzüne yerleşen hüzün çok derindi. Birçok duygunun karışımıydı.
" Kızım."
İçim titredi. Bir kelime ancak bu kadar içten olabilirdi. Ruhum ayaklarıma takıldı, düşecek gibi oldum. Dudaklarım aranladı kelimeler yetkisini kaybetti. Konuşmayı unutmuştum. İki yaşında bir çocuğun baba demeye çalıştığı yerdeydim. Harfleri birbirinin yanına getiremiyordum, sanki hepsi birbirinden bağımsızlaşmışlardı.
" Ne duygusal bir kavuşma ama. Ağlatacaksınız beni şimdi."
Barlas'ın sesi sanki bir büyüyü bozmuştu. Sesindeki alaycı ifadeyi açık kahvelere bakarak söyledi. Babamında gözleri Barlas'ın gözlerine çıktı.
" Tebrik ederim. Beni yakalayan ilk insan olmak kolay değil. "
Barlas yakalanmıştı ama rahatından zerre taviz vermiyordu, gözleri ifadesizdi ama sözleri alaycı tondaydı.
" Kızımı bana ver. Gel oturup konuşalım. Hiçbir şey sandığın gibi değil."
Barlasın alaycı gülüşü kısa ve kısıktı.
" Çocuk mu kandırıyorsun? Seni şuan öldürmemi istemiyorsan çekil karşımdan."
Barlas'a şaşırarak baktım. Şuan ölebilecek kişi oydu. Silahları görmüyor muydu? Bu kadar korkusuz olamazdı değil mi? O karanlıktı, güçlüydü ama ölümsüz değildi. Farkında değil miydi? Kendini ilahileştirecek kadar büyük görmüyordu değil mi?
" Kızımı almadan bir yere gitmiyorum."
Babamın sesi oldukça güçlü çıkıyordu. Barlastan korkmadığı çok açıktı.
" Gerçekten beni ölümle mi korkutmaya çalışıyorsun?"
Barlas rahat hareketlerle belindeki silahı çıkardı. Silahlı adamlar, silahlarını hareketlendirken bir emir için babama bakıyordu ama babam hiçbir şey yapmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TUTKU +18
ChickLitEvvel zaman içinde kalbur zaman içinde. Ruh bedene hapsolduğunda, acı ruha aşık olduğunda. Kutsal olmayan bir çocuk yer yüzüne indiğinde. Bir masal başladı... cinayeti, ilk kendini öldüren bir çocuğun ellerinde. Kanlı ellere mucizevi bir nur indiği...