28. KIZIL TUTKU

828 43 19
                                    

Lütfen yorum yapmayı ve şu sol yıldıza basmayı unutmayın!!

Şarkı: David Kushner - Daylight

 

(+18 sahne içermektedir 💢)

 

 28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


 28. KIZIL TUTKU 🍷

Yorganlara dökülüyordu gökyüzünde asılı kalan yıldızlar teker teker. Bir kağıt kesiğin verdiği derin acıyla ölüyordu gökyüzü. Gömülüyordu karanlık kendi açtığı mezarlığın başında, ismi kazılı olan mezar taşı.

Kaburgalarda akan serin su cehennemin en kaybolmuş vadisinde bir kız çocuğun bedeninde kaynıyordu. Cehennem orada yaktığı kadar yandı.

Denizin o kısık ninnisi kulaklarımda uğuldayarak; zihnime, kapının altından sızan su gibi aktı. Doldu. Doldum. Bir deniz kuruldu ve bir fırtına gökyüzünün şimşeklerine yelken açtı.

Şimşekler zihnimde çaktı. Ve fırtına bir hafta boyunca bana kucak açtı. Yüzmeyi bilmeyen ben, denizi ve fırtınaları yarattım. Oysaki dışarıdan kumsala sessizce serpileşen temiz bir denizdim.

Zil çaldığında, depremin habercisi olan siren sesleri kulaklarımda yer altı kabuğunu kırmaya başlayarak, bastığım topraklara doğru yükseldi.

İnsanların bana bakarak kendi aralarında konuşmalarını aldırmadan o siren seslere kulaklarımı tıkayarak içimde sertçe sarsılarak sallandım.

Bana kurtarıcı nitelikte gelen kulaklıklarım, zindan edildiğim dünyadan kendi dünyama geçiş kapısı açtım. En azından ruhum şuanlık istediği yerdeydi.

Merdivenlerden aşağı indikten sonra bana ucube gibi bakan, yavaş yavaş birer gölgeye dönüşmeye başlayan insanların arasından, onların içinden geçebilirmişim gibi çarpmalara umursamadan okulun çıkış kapısından çıktım.

Bindiğim ilk minibüste ikinci haftama girmeden önce, önceki haftamda yaptığım gibi, artık gerçek olduğundan şüphe ettiğim adamın kapısına varmak üzereydim.

Barlas sadece bir haftada sığındığım o kitapların karekterlerinden biri olmak üzereydi. Onun gerçekliğinden şüphe duymak üzereydim. Bir düzenin içinde birbirini takip eden labirentin köşesine konmuş bir şekilde kaderin önüme dizdiği ipin üstünde yürüyordum sanki. Başı ve sonu vardı, bundan ibaretti. Yaşadığımı bana hissettiren, sığındığım sessizlik sayesinde duyduğum nefesimin sesiydi.

Minibüsten indikten sonra ellerimi ceketimin cebine koydum. Ona ulaşmanın tek bir yolu vardı. O da acı. Barlas acıyı hissettiğinde orada biterdi. İyileştirmek için değil, beslenmek için yanında olurdu.

KARANLIK TUTKU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin