31 Ekim 1944, 18.00
Hermione J. Granger'ın Ofisi
Slug Partisinden 2 saat önce
"Seni oraya ikinci bir şans için gönderdim, müdahale etmen için değil. Sana verdiğim ilk şansı suistimal ettin. İkinciyi de edemezsin."
Portre tablosundaki adam onu azarlarken Hermione dursaksamadı, "Ben sadece... Doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum."
"Yapmamalısın! Mantığını kullan Miss Granger. Övgü aldığın şey bu değil miydi? Ben sana yeni bir hayat verdim. Sense bunu boşa harcamaya gönüllüsün."
"Anlamıyorsun." dedi sertçe portreye.
"Yapacağın hiçbir şey ölüleri geri getirmeyecek. Yaptıkların sana sadece acı olarak geri dönecek."
Gözleri dolmaya, burnu yanmaya başladı. Boğazınaysa kocaman bir yumru oturdu, öyle ki zorlukla yutkunabildi.
"Bu haksızlık." diye fısıldadı zorla, ağlamamak için savaşıyordu.
"Hayat adil değil, Miss Granger. Ne size, ne bana, ne Bay Potter'a, ne de Bay Riddle'a."
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
31 ekimi 1 kasıma bağlayan gecede, Slughorn'un balkonunda yaşananların ardından Hermione içine kapanmıştı. Dersler biter bitmez sınıftan ayrılıyor, kahvaltılara katılmıyor, akşam yemeğine ise çok seyrek gidiyordu.
Günler günleri kovalayıp kasım ayı kendini aralığın buz gibi kollarına bıraktı. Sonbaharın kurumuş yaprakları, kış rüzgarlarıyla savrulup giderken çıplak kalan ağaçları örten yegane şey kar oldu.
Aralığın gelişiyle artık yerler kar tutmaya başladığında neredeyse bütün öğrenciler kendilerini dışarıya atmış ve kartopu savaşına girişmişlerdi. Üçüncü sınıflar pusu kurup ufak tefek birinci sınıfların kafasına acımasızca kartopu atmaktan çekinmiyorlardı. Beşinci sınıflar ise ileri düzey büyü kabiliyetleri sayesinde efsunladıkları kartoplarının kapıdan dışarı çıkan ilk kişinin suratına patlayacağına emin oldukları sihirler yapmışlardı. Hermione kısa bir an kendi okul döneminde olduğunu hissetti. Kalbi sıcak çikolata içmişçesine yumuşacık oldu. Ancak gözlerinin önünden geçen şeyler yüreğini sıkıştırmaya başlayınca vazgeçti.
Bugün öğleden sonrası boştu ve Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi profesörü olan ve hatta Hogwarts'taki ilk 2 yılında Hagrid 3.yılda devralana kadar da ders veren Silvanus Kettleburn'ü ziyaret edebilirdi. Dumbledore'la görüşmek Hermione'yi geriyordu. Silvanus ise oldukça sevimli bir adamdı.
Masasının üzerindeki Levin Bagman'dan gelen mektubu çekmeceye kaldırdı ve atkısını boynuna dolayıp pelerinini sıkıca giydi. Eldivenlerini de taktıktan sonra araziye inmek üzere odasından ayrıldı.
Silvanus, jack russel teriyer cinsi köpeklere çok benzeyen ancak çatal kuyruklarıyla onlardan ayrılan Kruplardan oluşan küçük bir sürüyle ilgileniyordu Hermione ona yaklaşırken. Hermione'nin ilk iki yılında da eğitim vermiş olmasına karşın hala yaşlıydı. Bir bacağı yerine efsunlanmış tahtadan bir protezi vardı. Kızıl-beyaz sakalları ile güleryüzlü bir adamdı. Silvanus Hermione'yi gördüğünde gülümseyerek el salladı. Krup yavrularından biri koşarak Hermione'ye geldi ve onun bacaklarına sürünüp kendisini sevmesini istedi. Hermione köpeciğin göbeğini okşadıktan sonra başını kaldırıp karşıya baktığında Hagrid'i gördü. Hagrid... Gençti. Hatta 14-15 yaşlarında olmalıydı. Yüzünde henüz sakal yoktu. Öyle ki Hermione onu sakalsız gördüğünü dahi anımsamıyordu. Boyu ise her zamanki gibi devasaydı. Üzerinde kendine göre dikilmiş olan Hogwarts cüppesi vardı. Ancak Gryffindor arması sökülmüştü. Zavallı Hagrid...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione - Profesör Granger
Fanfiction"Öğretmen olmak için fazla gençsin." "Öyleyim." diye kısaca yanıtladı gözlerini düzenlediği evraklarından ayırmadan. "Soracağınız başka soru yoksa Bay Riddle... Ofisimden çıkın." Ama Riddle ofisten çıkmadı. Daha önce hiçbir öğretmen tarafından böyl...