20. Bölüm: Malfoylar

1.3K 128 80
                                    


** 1.5 Yıl Önce**

Hermione uyandığında yanı başında oturan kişinin kim olduğunu görmek şoke ediciydi.

Draco Malfoy.

Görüşmeyeli uzun süre geçmişti. Ancak Draco Malfoy'un gümüşi sarı saçları ve sivri yüzü aynı kalmıştı. Siyah renkli bir kazak giyiyordu. Geçmişe kıyasla artık kasları belirginleşmiş kollarını önünde kavuşturmuş, genç cadının uyanmasını bekliyor gibi bir hali vardı. Ellerinin arasında tuttuğu ufak bir kitaba göz atıyordu diğer yandan da.

Hermione'nin hareketlendiğini fark edince kitabı usulca sehpanın üzerine bırakıp doğruldu.

"Nasılsın?"

Hermione onun sesini işittiğinde garip hissetti. En son Hogwarts Savaşı'nda, İhtiyaç Odası'ndayken duymuştu belki de onun sesini. Ama yine de kendisini nispeten huzurlu olduğu okul yıllarına dönmüş gibi hissediyordu. Harry ve Ron ile Hogwarts arazisini arşınlayarak Hagrid'i ziyaret ettikleri vakitler geldi gözünün önüne... O zamanlar nefret ettiği Draco Malfoy bile şimdi baktığında bir nebze komik geliyordu.

Hermione ona yanıt vermek için dudaklarını araladı ancak kurumuş haldeki boğazı konuşmasına engel oldu. Draco'nun elindeki kitabı bıraktığı, yanı başındaki koyu renkli ahşap komidinde bekleyen bir bardak suya uzandı ve suyu kana kana içti.

"Ben... öhöm... İyiyim."

Hermione olanları gözünün önüne getirmeye çalıştı. Bu aynı anda soruları da beraberinde getirdi.

"Beni nasıl buldun? Çatlak Kazan'dan neden çıkardın? Niye buradayım? Ve..." üzerindeki ipek pijamalara baktı, "bu kıyafetler de neyin nesi?"

Arka arkaya gelen sorular Draco'yu hiç de bunaltmamış gibiydi. Bilakis dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. "Görmeyeli hiç değişmemişsin, Granger." 

Hermione onun gülümsemesi ve yanıtıyla birlikte tek kaşını kaldırırken Draco cebinden ufak, kristal bir iksir şişesi çıkardı. İçerisinde açık mavi fosforlu parlayan bir sıvı dans ediyordu. "Bu şişeden birkaç yudum al ve sonra anlatmaya başlayayım."

Hermione şüpheci bir edayla önce uçuk sarı saçlı genç adama, sonra şişeye baktı. Asla içmeyeceğini beyan etmek üzereyken başı dönmeye başladı. Dengesini bulmaya çalışırken elindeki cam bardak sallandı ve sular yatağa ve yere saçıldı.

Draco nazik bir hareketle bardağı aldı ve sonra asasının ani bir hareketiyle halıya ve yatak örtüsüne dökülen suyu kuruttu. "Emin ol kendini daha iyi hissedeceksin. Sana zarar vermek isteseydim bunun için çokça şansım vardı."

Ardından teklifkar biçimde elindeki kristal şişeyi tekrar uzattı. "Annemin yaptığı bir iksir. Kitaplarda olan cinsten bir karışım değil. Ancak sana kendini iyi hissettireceğini garanti ederim."

Hermione onun dediklerinin mantıklı olduğunu aklında hızlıca tartmıştı. Gönülsüz biçimde de olsa mavi iksire uzandı ve mantar tıpasını açarak kristal şişeyi dudaklarına götürdü. Birkaç büyük yudum aldıktan sonra kapayıp geri Draco'ya uzattı. İksirin tadı hafiften tuzlu deniz suyunu ve biraz da eriği anımsatıyordu. Birkaç saniye sonra sahiden de kendini daha iyi hissetmeye başladı. Baş dönmesi yok olmuştu. Mide bulantısı geçmiş, ve göğüs ağrısı dinmişti.

"Sahiden de... İşe yarıyormuş. Ben..." söyleyip söylememek arasında kalmıştı ama borçlu olduğunu biliyordu, "Teşekkür ederim."

Draco omuz silkti, "Mühim değil."

Tomione - Profesör GrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin