Malfoy Malikanesi Yaklaşık 1.5 Yıl Öncesi
Hermione, Narcissa'nın ona hazırladığı karışımın olduğu kristal iksir şişesinden bir yudum alırken Gelecek Postası'na göz gezdirdi. Bir kez daha Malfoylar hakkında nahoş köşe yazıları çarptı gözüne. İnsanlar Narcissa'nın yeni bir yüzle beraber çay içmeye çıktığını unutmuştu besbelli. Zaten sonra tekrar gitmemişlerdi. Belki de daha sık çıkmalılardı. Ne var ki Hermione tanıdık yüzler görmek istemiyordu. Ve güvenlik meselesi mühimdi. Bunun için de en iyi seçenek Malfoy malikanesinin duvarları arasında kalmaktı. Narcissa ve Draco yeniden depresif bir yapıya bürünmüştü. Bunun Lucius'u da pek memnun ettiği söylenemezdi.
İksirin son yudumunu alırken şişeyi havaya kaldırıp baktı. Bunu yapmayı öğrenmeliydi, sonsuza dek -ya da Hermione ömrünün sonuna ulaşana dek- Narcissa'nın kendisine iksir yapmasını isteyemezdi. Ardından aklına gelen fikirle Malfoy malikanesinin hanımına döndü, "Narcissa. Bana bu iksirin tarifini öğretmelisin."
Arkadaki vazolara dizilmiş çiçeklerini asasıyla renklendiren Narcissa duraksadı, sarı saçlarını savurarak Hermione'ye döndü. Kısa bir an Hermione onun reddedeceğini düşündü, çünkü Draco'nun annesi kısa bir an duraksamıştı. Fakat bilakis başını salladı, "Elbette, tatlım." Bir şey soracakmış gibi ona bakmayı sürdürdü, ama sonra vazgeçmişçesine bakışlarını çiçeklerine çevirdi.
Draco'yu son birkaç gündür sadece sessizce yedikleri akşam yemeklerinde görmüştü. Genelde göz altlarında koyu renk halkalarla geziyor ve çalışma odasında harıl harıl araştırma yazıları yazıyordu. Hermione zaman zaman onun odasının kapısının önüne geldiğine yemin edebilirdi. Ancak şimdi Draco'ya kafa yoracak vakti yoktu. Çünkü planları derinleşmişti. Madem kendisi yaşayamayacaktı, o zaman Lord Voldemort yüzünden acı çekmiş binlerce insanı, ölen yüzlercesini kurtarmayı deneyebilirdi. Kabuğuna çekilip kalan zamanını boşa harcamak Hermione Granger'a göre asla değildi.
Fakat asıl olay Draco'nun sonunda kapısını çaldığı vakit gerçekleşmişti.
*****
Bir gece yarısı Draco, Hermione'ye okuduğu ancak çevirisini tam yapamadığı Biçim Değiştirme makalesinin pasajlarından birini göstermek için gelmişti. Hermione'nin yatakodasındaki çalışma masasında beraber çözümlemeyi tamamladılar. Gecenin kalanı Hermione'nin misafir odasındaki dört direkli karyolasında devam etmişti. Hermione sabah uyandığında Draco'nun çıplak sırtının kendine dönük olduğunu gördü. Derin nefes alış verişleriyle hareket eden bedeni uyuduğunu işaret ediyordu hala. Hermione usulca kalkıp üzerine kot pantolonunu geçirirken Draco esneyerek uyandı. Ardından dönerek genç cadıya baktı.
"Granger..."
Kazağını giyen Hermione'nin arkası Draco'ya dönüktü. Ona bakmadan "Günaydın." demekle yetindi. Malfoy'un gözlerinde bir ışıltı vardı. "Lafı uzatmayacağım Granger." Yatakta doğruldu ve yastığını dikleştirip ellerini başının arkasında birleştirerek tekrar yaslandı. Bisepsleri belirginleşti. Örtü beline kadar örtülüydü ama Hermione onun giyinik olmadığını biliyordu. "Pekala, seni dinliyorum." dedi sesini umursamaz bir tonda tutarak.
"Evlen benimle. Burada, Malfoy malikanesinde beraber yaşayabiliriz. Ya da malikaneyi boş ver, istediğin herhangi bir yere gideriz. Ölüm Yiyen pisliklerini İngiltere'nin yağmurlu göklerinin altında bırakıp gidelim. Sadece sen ve ben. İkimizi de kimsenin tanımadığı, ne Gelecek Postası'nın ne de Karanlık Lord'un olduğu bir yere yerleşiriz."
Genç cadı ağzı açık kalmış biçimde ona baktı. "Sen... Şaka yapıyor olmalısın?"
Draco'nun ifadesi ciddileşti, "Hayır ciddi söylüyorum. Nerede ne kadar süre istersen kalırız. İskenderiye'deki antik kütüphane harabelerinde gezebiliriz. Ya da Kahire'deki piramitleri görüp sfenksleri bulabiliriz. Yunanistan'a geçip Artemis tapınağında dolanırız. Hiçbirini istemezsen Hogsmeade'de yaşarız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione - Profesör Granger
Fanfiction"Öğretmen olmak için fazla gençsin." "Öyleyim." diye kısaca yanıtladı gözlerini düzenlediği evraklarından ayırmadan. "Soracağınız başka soru yoksa Bay Riddle... Ofisimden çıkın." Ama Riddle ofisten çıkmadı. Daha önce hiçbir öğretmen tarafından böyl...