Tom için her şey kaos içerisindeydi. Kulakları patlamanın sağır edici etkisiyle uğulduyordu. Her yer toz duman içindeydi. Başı dönüyor, gözlerinin etrafında yıldızlar uçuşuyordu. Şakağından akan kanın sıcaklığını hissetti. Gözlerini kırpıştırdığında aklına gelen ilk şey Hermione'nin nerede olduğuydu. Hemen etrafına bakınarak Granger'ı bulmaya çabaladı. Fakat gördüğü tek şey karşıdan ona doğru yürüyen Grindelwald'du.
"SEN!" diye bağırdı Grindelwald Tom'a doğru. Tom'u tanımıştı elbette. Genç adam parmaklarının arasında duran asasını kavrayarak ayağa kalkmak için doğruldu fakat başının arkasındaki keskin acı kalkmasına engel oldu.
"HAYIR!"
Hermione'nin Grindelwald'a engel olmak için attığı çığlığı Tom'un tüm hücrelerini uyandırdı. Bu esnada Grindelwald Hermione Granger'a, Riddle'ın gerçek anlamda, hayatı boyu sevdiği tek insana döndü. Grindelwald'un suratı hiddetle çarpılırken Hermione ise gözüpek biçimde bağırdı,
"AVADA KEDAVRA!"
"AVADA KEDAVRA!"
Aynı anda Hermione Granger'ın ejderha yüreği teli bulunan asasına karşılık Gellert Grindelwald'un Mürver Asası'ndan birer göz alıcı yeşil ışık çaktı. Tom ayağa kalkarak Hermione'nin yanına koştu. Öldüren Lanetler iki sihirbaza doğru ölüm saçarak uzandı ve ardından etrafa bembeyaz bir ışık yayıldı. Aynı anda hem kara büyücü hem de genç profesörün bedenleri yere serildi. Tom, zümrüt rengi lanet asasını terk ettikten sonra bedeni yere düşen Hermione'ye doğru koştu "HAYIR!" diye bağırdı delicesine. "HERMIONE!"
Genç kadının yere düşen bedenine doğru tüm gücüyle koştu. Yıkılmış köşkün içerisindeki tahtaların üzerinden atladı, tuğlaların yanından geçti, giderken gömleği kırılmış tahtalara takılıp yırtıldı, göğsünü çizdi ve kıymıklar battı tenine fakat hiçbiri umurunda bile değildi.
Genç kadının oyuncak bir bebek gibi yere serilmiş bedenine eğildi. Onun başını özenle kucağına aldı, gözleri yanıyordu, boğazı düğümlenmiş haldeydi. Ölmüş olamazdı... Hayır ölmüş olamazdı!
Ancak Hermione Granger'ın göğsü zayıf da olsa hafifçe inip kalkıyordu... Ölmemişti! Tom hemen onun az önce bulunduğu duvara baktı, Grindelwald'un laneti duvara isabet etmişti. Hermione ise Avada Kedavra'yı yapmak için sarf ettiği son çabayla yere düşmüştü. Tom'un bir anlığına kalbinde güneş açtı, "Hermione... Uyan..."
Genç kadın kendi ismini işittiğinde gözlerini kırpıştırdı, kirpiklerinin ardında kahverengi gözleri parladı. "O... Öldü mü?" dedi çatlak bir sesle. Genç kadının sesini işitmesiyle gözünden bir damla yaş elmacık kemiklerine süzülürken yutkundu, arkasına baktı. Dumbledore'un Gellert Grindelwald'un cesedinin başında durduğunu gördü.
"Öldü."
Hermione'nin dudakları zayıfça yukarı kıvrıldı, "Bu iyi..." der demez bir öksürük krizine kapıldı ve dudaklarından kan gelmeye başladı. Ne var ki Tom, Hermione'nin sadece ağzından kan gelmediğini fark etti. Genç kadını nazikçe çevirdiğinde dehşete kapıldı... Bembeyaz kesildi, gözleri kocaman oldu... Az önceki patlamada yere düştüklerinde... Hermione binanın temeli sarsılınca metal bir demir çubuğun üzerine düşmüş olmalıydı. Demir çubuk hala bedenine saplı haldeydi. Sırtından girip belinden çıkmıştı.
Tom'un solukları hızlandı. "ALBUS BURAYA GEL!" diye bağırdı tüm gücüyle. Ne yapacağını bilemez halde ellerini Hermione'nin yarasına bastırdı kanamayı durdurmaya çabalayarak.
"Şatoya dönmeliyiz!"
"İçeri cisimlenemeyiz. Yolda onu taşırken daha kötü hale gelebilir, Tom."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione - Profesör Granger
Fanfiction"Öğretmen olmak için fazla gençsin." "Öyleyim." diye kısaca yanıtladı gözlerini düzenlediği evraklarından ayırmadan. "Soracağınız başka soru yoksa Bay Riddle... Ofisimden çıkın." Ama Riddle ofisten çıkmadı. Daha önce hiçbir öğretmen tarafından böyl...