19. Bölüm: Geçmişten Bir Yüz

1.3K 137 39
                                    

Hermione, yanakları kızarmış biçimde öğretmenler odasına vardığında kimsenin onun geç gelişini fark etmemiş olduğunu umdu. Müdür Dippet henüz arzı endam etmediği için diğer profesörler kendi arasında sohbete dalmışlardı. Ortama ayak uydurmak için Sihirli Yaratıkların Bakımı profesörü olan Silvanus Kettleburn'e dönüp çene çalmaya başladı. Yine de çenesindeki sakallarını buran Dumbledore'un bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Buraya geldiğinde Dumbledore'un ona yardımcı olabileceğini ummuştu, ayak bağı olacağını değil.

Aslında başlarda Dumbledore onun için çok mantıklı bir yol arkadaşı olmuştu. Ama Hermione Riddle ile zaman geçirmeye başladıkça Albus işkillenmeye başlamıştı. Burada olduğunu bilen çok az kişi vardı. Bu kişiler züppe Lucius'un portresi ve genç Dumbledore'du. Ama genç Dumbledore gelecekteki halinin ona yazdığı mektupta olan kadarını biliyordu sadece; bu genç kadını kollaması gerekliliği. Genç albus bir biçimde ikna olmuştu gelecekteki halinin bu mektubu yazdığına. Hermione'yi KSKS profesörlüğü için tavsiye etmiş, Slughorn'un aklına genç kadınla beraber sahte anılar bile yerleştirmişti. Ama şimdi oldukça düşmanca davranıyordu. Hermione ona gerçekleri anlatmayı düşünebilirdi... Şayet genç Dumbledore Hermione'nin bildiği müşfik ve bilge Dumbledore olsaydı. Sonuçta insanlar değişirdi ömürleri boyunca. Ve şu anki Albus Wulfric Brian, genç cadının tanıdığı o bilge büyücüye henüz dönüşmemişti. Yetenekli olduğu aşikardı, çok ama çok da zekiydi. Ama anlayamıyordu.

Hogwarts Savaşı'ndan sonra Hermione kendini müdürün odasına kapatmıştı. Kazandıkları zafere karşın Harry ve Ron'un ölü bedenlerini bir kez daha görmeye dayanamazdı. Kimsenin onun olacağını tahmin etmediği yegane yerdi müdürün odası. İnsanlar aşağıda zafer ve yası bir arada yaşaarken Hermione'nin ailesiz kaldığının kimse farkında değildi. Çünkü kendi ailesini okyanusların ötesine göndermişken, yanında olan ve elini tutan yegane kişiler olarak kalmıştı Ron ve Harry. Hermione'nin ailesi onlardı... Ama artık yoktular.

Hermione tablolara bakmak için başını kaldırmıştı. Bin yıl süresince Hogwarts'a müdürlük etmiş tüm tabloları tek tek incelemişti. Ve işte o an farkına varmıştı gerçeklerin. Aralarında karanlık sanatlarla ilgilenen müdürler de vardı... Bu tek bir şey demekti: Aydınlık ve karanlık yoktu.

Aydınlıkla karanlığın kavgası hep ölüm ve savaş getirmişti. Aydınlık tüm suçu karanlığa atıyordu. Keza karanlık da aydınlığa. İkisi de uyum içinde huzur yaratabilecekken birbirleriyle savaşmaya devam ediyordu. Ama bu doğru bir şey olsaydı Harry ve Ron... Ölmezdi.

Demek ki aydınlık bile kimseyi yıkımdan tamamen kurtaramazdı. Dengeyi bulmak için karanlığın da içine dalmak gerekiyordu.

İşte o an Hermione anlamıştı. Artık tamamen özgürdü. Düşünceleri zincirlerini kırmıştı. Yine de aşağıda haykıranların seslerini işitince son bir karar vermişti. Son kez arkadaşlarını kurtarabilmek için ne yapması gerektiğini biliyordu. Tek eksiğini kapatmalıydı... Karanlık Sanatları öğrenmeliydi.

İhtiyar Dumbledore'un portresi ona fısıldamıştı, "Aklınızdakine ulaştığınızda Miss Granger... Yanıma tekrar gelin."

İşte o an her şey kendisi için daha net bir hal almıştı ve Karanlık Sanatları öğrenme yolculuğu başlamıştı. Aydınlık fazla temkinli, karanlık çok kısıtlayıcıydı. Ama gri... Gerçek denge gride saklıydı.

"Öhöm öhöm... Herkes hazırsa yarı-yıl toplantımızı başlatıyorum." Armanda Dippet'in sesi Hermione'yi daldığı düşüncelerden çekip çıkardı.

Armanda Dippet'in müfredat hakkındaki laf salatası yoğunlaşırken Hermione ilk kez hastalığının nüksettiği vakti anımsadı...

Yaklaşık 1 Yıl Önce

Tomione - Profesör GrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin