24. Bölüm: Fazla Koyu

1K 103 35
                                    

_Hermione_

Hermione buraya son vakitlerini geçirmek ve huzurla ölmek için geldiğini söylemişti hep kendine. Ama kim son vakitlerini yuvası gibi gördüğü şatoda geçirmek için Lord Voldemort'un zamanını seçerdi ki? Bile isteye yalan söylemişti, Lucius ile yaptıkları anlaşmaya aykırı biçimde.

Şimdi ise kendini bir hayalet gibi hissedyordu. 

Günler günleri kovalarken Hermione Gri Leydi'den bile daha soluk, Kanlı Baron'dan bile daha sessizdi. Derslerine girip çıkıyor, semptom bastırıcı Asphodel kökünden yapılma iksirini demliyor ve Tom'u görmezden geliyordu. 

Tom'un onunla konuşma teşebbüslerini sınav bahanisyle atlatmıştı fakat genç adamın buna uzun süre boyun eğmeyeceğini de biliyordu. Ona hala kitapları incelediğine dair kısa bir yalan söyleyecekti genç Riddle kapısına geldiğinde. Lakin o vakte dek... Kabuğuna çekilmeye devam edecekti. Ne var ki Riddle ile aralarında oluşan bağ fazla kuvvetliydi. Bunu tek seferde koparamazdı. İnceltmesi gerekiyordu.

Kısa bir an düşünmeden edemedi... Draco'nun teklifini kabul etse ne olurdu acaba? İskenderiye kütüphanesinin soğuk koridorlarında dolaşıp, kalan günlerini orada doldursa... 

Ama Hermione bunu istemediğini fark etti. Evi gibi bildiği yegane yerde, Hogwarts'ın sıcak kollarında hayata gözlerini kapamayı yeğlerdi.

Levin Bagman ona istediği kadar Asphodel kökü getirebileceğinin sözünü aylar önce vermişti. Her Hogwarts'a gelişinde Hermione'ye demetlerce bu kıymetli bitkiden getirmişti. Ona bir mektup yazıp Hogwarts'a davet etmeyi düşündü. Tom'u kendinden uzaklaştırmak için Levin ile bir araya gelebilirdi. Ama bu onu kullanmak olurdu. Bu yanlıştı.

Doğruyla yanlış arasındaki çizginin ne kadar bulanıklaştığını fark etti... Fark eder miydi doğruyla yanlış? Eski Hermione için fark ederdi. Eski Hermione kuralcıydı, katıydı. Belki de en kıymetli varlıklarını kaybetmekti insanı erdemlerinden uzaklaştıran. Yine de bu bir bahane olamazdı Hermione'nin yaptıklarına. Karanlık demek ki genç kadının içinde bir damla bile olsa vardı, sadece ortaya çıkmak, artıp çoğalmak için doğru anı kollamıştı.

Derin bir soluk vererek sandalyesine yaslandı. Tom Riddle'ın denkleme girmesi her şeyi karmaşıklaştırıyordu. Belki de onunla ilgilenmek bir hataydı. Belki değil, kesinlikle bir hataydı. Ama bazı şeylerden geri dönemezdiniz.

Tom'u ölümsüzlüğü araştırmaya itme ihtimalini düşünmek bile tüylerini ürpertiyordu. Genç adamın zaten içinde var olan ölümden kaçabilme arzusunu Hermione'nin yaklaşan eceli alevlendirebilirdi. Bu da Voldemort'un her zamankinden daha hızlı biçimde ortaya çıkmasına neden olurdu. İşte bu yüzden... Tom'u kendinden uzaklaştırmalıydı. Bunun için birkaç fikri vardı. Zavallı Levin Bagman'ı Tom'un önüne atmak bir tavşanı vahşi bir kurdun önüne atmak kadar merhametli olurdu. Ama bir başkası... Aklına gelen tek isim vardı. 

Sonrasında da belki Hogwarts'tan istifa edip uzaklara gitmeli ve sessizce ölmeliydi. Evet, bu iş görürdü.

Hermione yatağına gitmek için ayağa kalktı ve geceliğini dahi giymeden kıyafetleriyle uzanarak üzerine örtüyü çekti. 

"Nox."

Ve oda tamamen karanlığa gömüldü.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

_Tom_

Günler günleri kovalarken Tom, Hermione ile fazla görüşme şansı yakalayamadı. Lakin bunu dert etmiyordu çünkü hem ara sınav dönemi gelmişti bu yüzden ders çalışması gerekiyordu hem de Lestrange kütüphanesinden aldığı kitapları ikinci kere okuyordu. Hermione de öğrencilerin sınav kağıtlarıyla ve sorularıyla ilgilendiği için sık gelemiyordu. Bu sebeple Tom aralarında bir sorun olduğunu düşünmüyordu. Her zamanki yoğunluklardı işte. Ama genç kadının yavaş yavaş yörüngesinden çıkacağını düşünmemişti.

Tomione - Profesör GrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin