...Önceki Gece...
Tom FYBS çalıştığı saatler boyunca zihnini ikiye ayırmış haldeydi. Bir taraf dersleri tekrar ederken diğer taraftan onu düşünüyordu. Sözleri canını yakmıştı evet. Belki de ona biraz zaman tanımalıydı. Yaptıkları şey sonuçta doğru sayılmazdı... Belki de kariyerini tehlikeye atmak istemiyordu.
Tom saçmaladığını düşünerek geriye yaslandı ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. Lanet olasıca bir büyü yüzünden Granger ölüyordu. Kariyeri önemseyeceği son şey olmalıydı.
Bir anda zihninde bir şimşek çaktı. Aklına gelen fikirle gözleri büyüdü. Fırtına gibi oturduğu masadan kalktı ve tartıştıkları günün akşamında Hermione'nin baykuş postasıyla gönderdiği -ve Tom'un okuduğu- kitapları karıştırmaya başladı. Hermione bir anda neden böyle yapsındı ki? Bir çözüm bulsa Tom'a söylerdi... Kesinlikle söylerdi. Eğer kitaplarda hiçbir şey bulamamış olsa da Tom'a söylerdi... Şayet kitaplarda hastalığının çözümsüz olduğunu öğrenmediyse.
Genç adam ders kitaplarını süratle kenara itti ve Lestrange'lerden aldıklarını masaya yığdı. Ardından kitapların ciltlerini ortalarından ayırdı ve eliyle hızlıca sayfaları çevirerek eksik olup olmadığını taramaya başladı. İlk birkaç kitaptan sonra terlediği için öğrenci başkanı odasına koyduğu yedek kıyafetlerden birini giydi. Okul gömleğini çıkarıp koyu renkli tişörtlerinden birini üzerine geçirdi ve taramaya devam etti. Ta ki üçüncü kitaba kadar. Kitabın sayfa sayıları yoktu. Bu başta dikkatini çekmemişti ama biraz daha derin inceleyince bunun büyüyle yapıldığı ortadaydı. "Finite Incantatem" diye mırıldandı ve sayfa sayılarını yazan mürekkep tekrardan yüzeye çıktı.
597 ... 600 601 602
Lanetlerin bulunduğu kısımdaki 598-599. sayfaların yaprağı yoktu. Tom kitabın sırtındaki cildi tek hamleyle sertçe yırttı ve masaya bıraktı. Sonra ince ince koparılmış olan sayfanın tırtıklarını fark etti. Kesik nefesler alarak kendini sandalyesine bıraktı. Elleriyle gözlerini kapadı. Ardından yırttığı kitaba asasını uzatarak "Reparo" dedi ve kitap tekrardan eski haline döndü. Kolunun altına sıkıştırarak Öğrenci Başkanı odasından süratle çıktı. Sert adımlarla Granger'ın ofisinin bulunduğu kuleye doğru yol aldı.
Spiral şeklindeki mermer merdivenleri soluksuz çıktı, oraya gittiğinde ne diyeceğini düşünerek. Tahta kapının önüne geldiğinde sertçe kapıyı çaldı. Ancak yanıt gelmedi. Acaba şatoda mı değildi? Keşke nerede olduğunu bilebilseydi... Fakat beklemeden içeriden sesler geldiğini işitti. Konuşan bir erkek sesiydi. Riddle suratının öfkeden yandığını hissetti. Ne var ki konuşan kişi oldukça sert, keskin tonlamalarla konuşuyordu. Sanki tartışıyormuş gibi. Hermione asla cevap vermese de onun hıçkırıklarını işitti. İşte o an kapının kilidine asasını yöneltti ve beklemeden içeri daldı.
Başını kaldırdığında konuşanın siyah gömlek giymiş kırmızı gözlü, siyah saçlı birini gördü. Loş ışıktan dolayı ilk anda onun kim olduğunu anlamadı. Asasını doğrultup kendini düello etmeye hazırladı. Ancak siyah saçlı adam Hermione'ye doğru eğildi, "Beni sen yarattın. Her şeyin suçlusu sensin. Geleceğin sorumlusu sensin. Seni sevmiyorum. Sen bir hiçsin. Varlığın umurumda bile değil."
Ancak ışığa yaklaştığında Tom onun bir insan değil... bir Böcürt olduğunu anladı. Kendisi biçimine bürünmüş bir Böcürt. Hermione Granger gibi güçlü ve yetenekli bir cadının Böcürt karşısında bir top gibi büzülmesi ise şaşırtıcıydı. Onu bu kadar mı korkutuyordu? Peki ya Böcürt'ün söyledikleri? Tom için daha kötüsü ise Böcürt'ün kendisi olmasıydı...
Dişlerini sıktı ve düeolla için kavradığı asasını kendi yansımasına doğrulttu. Böcürt Hermione'nin yanına çömeldiği yerden kısa bir an Tom'a baktı. Tom kendi mavi gözleri yerine kan kırmızı, alev gibi parlayan korkunç irisler, bir yılan gibi dik göz bebekleri gördü. Tom'unkine eş dolgun pembe dudaklarının arasında farklı olarak bir vampiri -ya da bir yırtıcıyı- andıran sivri dişler vardı. Tom, Böcürt'ün onun korkusunu taradığını biliyordu ve ona dönüşmesi için bir saniye bile vermemeye kararlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione - Profesör Granger
Fanfiction"Öğretmen olmak için fazla gençsin." "Öyleyim." diye kısaca yanıtladı gözlerini düzenlediği evraklarından ayırmadan. "Soracağınız başka soru yoksa Bay Riddle... Ofisimden çıkın." Ama Riddle ofisten çıkmadı. Daha önce hiçbir öğretmen tarafından böyl...