Hermione sırtına geçirdiği pelerininin kukuletasını başına çekmişti. Albus'la birlikte gölgelerin arasında yürüyorlardı. Hogwarts arazisine henüz Şamarcı Söğüt dikilmemişti. Ancak tünel hala oradaydı. İki kayanın arasında, ilgili noktaya bastırdığınızda yeraltına açılan geçit mevcudiyetini koruyordu. Görünüşe göre Dumbledore o ana dek geçidin varlığından haber değildi. Belki de geleceği etkileyecekti... Şamarcı Söğüt'ün dikileceği noktayı kendi eliyle Dumbledore'a söylemişti.
Sonunda bir zamanlar kara siyah bir köpeğe dönüşen Sirius Black'in Ron'u içerisine sürüklediği ve Hogsmeade'e açılan gizli tüneli arşınlamışlardı. Ve sonrasında gelecekte Remus Lupin'in kurtadama dönüşmesi sebebiyle Bağıran Baraka şeklinde anılacak olan kırık dökük köşke ulaşmışlardı. Albus merakla etrafı incelerken asalarını pelerinlerinin altında sıkıca kavrayarak savunma pozisyonunda dışarı çıktılar. Hogwarts sınırlarını terk ettikleri andan itibaren her an bir çatışmaya hazırlıklı olmaları gerekiyordu. Grindelwald'un nerede olduğunu Lucius'un getirdiği istihbarat netleştirmişti. Ancak o zamandan bu yana saatler geçmişti. Gellert konumunu değiştirmiş olabilirdi. Hogsmeade'i fazla bilmediğini tahmin ediyordu Hermione, çünkü o Durmstrang'da okumuştu. Godric's Hollow'da -Dumbledore'la birlikte- bulunmasına karşı Hogsmeade'e gelmediğine emindi. Her halükarda başlarına geçirdikleri kukuletalarla hem tanınmamaya çalışarak hem de tetikte kalarak oraya gideceklerdi. Lucius'un tarif ettiği yer Domuz Kafası'nın yanındaki evlerden eski bir safkan ailenin köşküydü. Her safkan aile Malfoylar, Lestrangelar veya Blackler gibi Mukaddes 28'liden biri olmadığı için bu orta halli safkan ailenin varisleri olmadan son çocukları da öldüğünde sahipsiz kalmıştı. Muhtemelen kara büyü tadında bir koruyucu nazar vardı evin üzerinde ve bu yüzden Mundungus Fletcher gibi hırsızların idolü olan insanlar hiç girmeye yanaşmamıştı. Böyle bir evin üzerindeki büyüyü de zaten ancak Gllert Grindelwald gibi bir sihirbaz kaldırabilirdi.
Hogsmeade meydanından geçerlerken Hermione başını kaldırıp göğe baktı. Güzel bir yaz akşamıydı. Hava bulutsuzdu, dolunay ise geceyi aydınlatıyordu yıldızlar eşliğinde. Tom ile bu yaz gecesi rüyası tadındaki haziran akşamının tadını çıkarmayı dilerdi. Genç adamın şimdi ne yapıyor olduğunu merak etti...
Albus'un fısıltısı düşüncelerini böldü. "Hermione... Bu ev olmalı."
Hermione kahverengi gözlerini köşkün üzerinde gezdirdi, ve kontrol etme amaçlı asasını sallayarak evin üzerinde koruma kalkanı olup olmadığını tespit eden büyüleri mırıldandı.
"Hiç büyü yok, Albus." diye fısıldadı.
"Lanetleri saptayamıyor olabiliriz." dedi ve sonra kendi asasını çıkararak evin üzerine birkaç daire çizdi. Daireler havada küçük mavi ışıltılı halkalar bıraktı, ardından renkleri yavaşça soldu. Hermione bu büyü her ne ise bilmiyordu. Dumbledore'un fazlasıyla sırrı vardı...
"Herhangi bir lanet yok." dedi Dumbledore, sonra genç kadına döndü, "Hazır mısın?"
Hermione Granger yutkundu. Sonra "Evet." dedi. Albus emin olmak için mavi gözlerini kırpıştırdı ve sonra başını sallayarak asasını kapı koluna doğrulttu, "Alohomora."
Büyük, siyah, ahşap kapı gıcırdayarak ardına dek açıldı. Hermione asasını sıkıca tuttu, Grindelwald'u yenebilecek yegane kişi Dumbledore'du. Ancak Dumbledore'suz bir gelecek tehlikeliydi ve sadece bu uğurda Affedilmez Lanet yapmayı göze alabilirdi.
İçeri girdiklerinde toz ve rutubet kokusu burnunu doldurdu. Neredeyse kapkaranlıktı tavandaki çatlaktan gelen ay ışığı haricinde. Hermione öksürerek etrafa bakındı. "Lumos." dediğinde içeride portreler dışında neredeyse hiçbir eşya olmadığını fark etti. Tavanda kırılmış kristallere sahip devasa bir avize, yanmayan bir şömine ve ona dönük bir tekli koltuk vardı. İçerisi boş görünüyordu... Terk edilmiş...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione - Profesör Granger
Fanfiction"Öğretmen olmak için fazla gençsin." "Öyleyim." diye kısaca yanıtladı gözlerini düzenlediği evraklarından ayırmadan. "Soracağınız başka soru yoksa Bay Riddle... Ofisimden çıkın." Ama Riddle ofisten çıkmadı. Daha önce hiçbir öğretmen tarafından böyl...